4.12.09

DEMOGOJİK AÇILIM

Kapitalizm demek ister ki:çalışan (insan) limona benzer, ne kadar sıkarsan, o kadar suyu çıkar. Kabuğunun acısı çıkmasın diye de, duracağı yeri iyi bilir. “Hukuk düzeni ve demokrasinin erdemini propaganda ederken, bunu kasteder.

Şekildeki "yeşil" mengenenin kolunu “sağ”a çevirdiğinizde “kapa”nım, sola çevirdiğinizde “aç”ılım özelliğine sahiptir. Başka deyişle, açma ve kapama kararını, mengene kolunu elinde tutanın siyasi markası belirler.
Bu mengenenin yanakları arasındaki sıkışan temel haklar ile, bu mengeneyi sıkıştıran kolu kimlerin tuttuğu merak edilmelidir ki, amaç ile sonuç arasıdaki aykırılığın suçunu Allah’a atmış olmayalım
* * *

Aç-mak ile kapa-mak arasında sıkışan bir hükümet ya da inanç gurubu ile karşı karşıyayız.

Kürt Açılımını “açmak”, türbanı da “kapa-t-mak” olarak düşündüğümüzde, mengenenin iki yanağını çatmış oluruz.
Son yirmi yılın birinci gündemi yapılan bu iki konu, hayatımızın basamaklı dinamiklerini yani
*Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini altüst etti.

Son yirmi yılın birinci gündemi derken, T. Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecindeki olguları ve sonrasındaki yalpalamaları göz ardı ettiğim düşünülmesin. İşin burası arapsaçından daha karmaşık da ondan girilemiyor.

Sonuçta, bu kadar okul ve genel hak mağduru Türbanlı kadınlar-kızlar ile, çocukların bile kurban edildiği ve bunca insanın öldü-rül-düğü “kürt sorunu” ideolojik markanın bir tercihidir sanki; yani, mevcut düzenin tasarladığı (ya da başka türlüsünü beceremediği) bir sonuç!

Ortada isyanları haykıracak bir yığın neden var iken bile, “kürt” diye başlayan bir açılım isteğinin kaygısından, Kürtler lehine bir sonuç ummak pek akılcı gelmiyor bana.

Yazılı yasalarla kötülüğün üstesinden gelinemiyorsa, elbette ki insanlar bir şekilde örgütlenerek, güçlerini ortaya koyarak egemenlerle hak pazarlığına oturabilirler.
Ancak, öncülerinde “aşiret reisi” gibi feodal gericilik bulunan bir hareketin sonu,
karşısında mücadele ettikleri yapıdan farksız olmayacaktır. Görünen manzaraya göre, yine ezen ve ezilen sınıflar yerlerini alacaklardır orada.
Çok konuşulan Dersim ve Şeyh Said İsyanlarına bakılınca, Cumhuriyet ile hesaplaşmaya girişmesinde şaşılacak bir şey görülmüyor. Aynı zamanda o tür isyanların aleti yapılan halkın kaderinin değişmeyeceği belli ola ola!! Binlerce insanın bir avuç çıkar gurubu hesabına öldüğü ve öldürüldüğü düşünülürse, neden-sonuç çelişkisi ancak böyle sırıtır!!

Kürtler’in sol kanadı, bu çelişkileri görmezden gelirken, yağmurdan kaçıp doluya tutulmaları kaçınılmaz görülüyor.

"Klavuzuna bak, geleceğini gör".

Öncelikle, demokratik kültürü damarlarında (ve yüreğinde) hissetmediği geçmişinden ve mevcut kişiliğinden belli olanlar bu işin öncülüğüne soyunmaları oldukça tuhaf!
Yoksa “hakların verilmesi kavramı” öncelikle kapitalizmin doğasıyla çakışır; daha sonra, “açılım”a start veren düşünce temsilcisi olan Ak Parti öncülerinin “hak verme” (sadaka verme değil) konusunda sicillerinin parlak olmaması ortadayken…
Öyleyse AKP’nin kürt açılımı konusundaki cömertliğinin altında yatan nedeni,
“Kemalizmi sarsmak” olarak sınırlayabiliriz. Kendileri Ümmet toplumunun kültür altyapısına sahip olduklarından, Kürtler içindeki çeşitli mezhep, aşiret tarikat ve cemaat yapılarını yaşamın alt yapısı olarak algılatmakta yarar bulduğu söylenebilir.

Ailesinde kadın açılımını yap(a)mayanların, ülkede “demokratik açılım” yapacakların demokratlığına güvenmek gerek!
Dindar motifli politik kimliğe sahip olanlar, kadını erkeğin emrine veren Nisa Suresi’nin 34. ayetini yok sayabilirler mi?
Nüfusun yarısı olan kadınların üstü örtülmüş demokratik hakları böyle bir zihniyetin övüncünde dururken, nüfusun beşte biri olan Kürtlerin demokratik haklarını vemeye(!) soyunmak mı asıl amaç, yoksa Kemalizm’den Osmanlıcılık rövanşının alınması kurgusu mu?

Kaynağını Türkçü gelenek ve Sünni mezhepten alan bir anlayışın, “kürt ve alevi kimliğinin” “iticiliğini” (!) özünde taşıdığı bir gerçektir. Böyle bir kültürün kışkırttığı Kürt Hareketi”, evrensel emek hareketini aşınca, ırk ve mezhep yarıştırma işi, malum senaristlerin oyunu olarak başarıya ulaştırılacaktır elbette!.
Onlara göre Sosyalizm ölmüştür; Enternasyonalizm’in ünvanını sermaye Globalizmi almıştır; oyunun kuralını onlar koyar!
"Emeğin ve egemenliğin tam karşılığını isteme ama, soyut kavramların tamamı senin olsun, sakıncası yok” !! der gibi........
-----------------------------------------------
Kaygısızlık da değneğin diğer ucu.

Atlı arabaların, faytonların peşinde
Yollarda at tersleri kalıyor geçişinde...
Üşüşür ters başına aç karınlı serçeler
Açlığa nîmet olur terste kalmış taneler...
Tek ümit ters gözlemek ise aç karınlara
Aç karınlar ne kadar güvenir yarınlara...
Alper Kürük
Not:
“Ters” yerine uygun olanı koyabilirsiniz

-------------------------------------------
*maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisi

1. fizyolojik ihtiyaçlar ( açlık, susuzluk, cinsellik, soluma gibi)
2. güvenlik (elbise, ev, sağlık, asgari delir ve sosyal güvenlik sigortası)
3. ait olma (sevgi, aşk, dayanışma)
4. saygınlık (doyumluluk, dürüstlük, özveri yeteneği, kariyer)
5. kendini gerçekleştirebilme (icat, sanat, meslek, başarı)

bu görüşe göre insan en temel ihtiyacını gidermeden, bir diğerine geçemiyor.
maslow'un bu teorisi, iki temel varsayıma dayanır.1.insan davranışları onun belirli gereksinmelerini gidermeye yöneliktir.2.insan gereksinimleri öncelik sırasına konabilir.buna göre, alt düzeydeki bir gereksinim belli ölçüde karşılanmadıkça birey, bir üst düzeye gereksinmeyi karşılamaya yönelmez.

27 yorum:

Yasemin Ünsal dedi ki...

Kürt açılımıyla, başörtü sorununu ilişkilendirmeye çalışmanız gereksiz, bence. Her kadının bunu erkeklerin zoruyla taktığını mı düşünüyorsunuz cidden? Yirmide biri falandır, zorlamayla takan. Yanılıyorsunuz. Başbakanın ya da akplilerin eşleri kendi iradesiyle başörtü kullanıyor olamazlar mı? Yanlış bir ilişkilendirme olmuş.

Kürt açılımının gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu adamların dağa çıkmasının nedeni, ekonomik sorunlar değil(doğudaki bir kürt köyünden farklı değildir, herhangi bir anadolu köyünün durumu,ama iç anadoludan kimse dağa çıkmaz). Kimlik sorunudur,teröristlerin amaçları ülkenin bir kısmının bölünüp onlara verilmesidir. Bu isteklerinin de yerine getirilmesi mümkün değildir. Çabalar boşadır.

Öte yandan hükümetin açılım yapmaya çalışmasının Mustafa Kemal'in kurduğu "ulus devlet" yapısına karşı bir hareket olduğu görüşüne katılırım.

zihni dedi ki...

Yasemin Hanım,
hoş geldiniz. yazıyı baştan aşağı bir daha okumanı öneririm.

haklısın bir yerde, genel anlmada ilişkisi yok ama, açılımın öncüleri başka konuda kapatımın öncüsü olunca, ilişki kendiliğinden ortaya çıkıyor.

o ilişkinin yönü yüzseksen derce. yani zıt yönde.

kürt açılımına gelince, o da doğru ellerde değil ve doğru başlıkta değil bana göre.

aysema dedi ki...

Sevgili Zihni,

Bunların açılım maçılım yapma gibi bir dertleri yok bence... Sadece birilerinin dayatmasıyla "gibi" yapmak istediler yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

Kürt yurttaşlarımız onların umrunda bile değil. Tıpkı dindar yurttaşlarımızda olduğu gibi. Amaca ulaşmak için her şeyi, herkesi kullanıyorlar. Keşke işe yarar bir şeyler yapsalardı.

Bir yandan sözde kapatma, bir yandan sözde açılma... İkisini çok güzel değerlendirmişsiniz.

Halk yoksullaşırken onlar zenginleşiyor. Onların türbanlıları lüks içinde yaşarken gariban türbanlıların sırtından sefa sürüyorlar.
Kullanmadıkları, bozmadıkları, yıkmadıkları ne kaldı ki?

Sevgiler...

zihni örer dedi ki...

Sevgili Aysema Hocam,
"kasap et derdinde koyun can derdinde" ata sözü sanki bu durum için söylenmiş. açlığı yoksulluğu unutturmak için her dönemde bir icat buluyorlar. uyuyan koyun kurdun besini olmaya layık! risi teferruat.

aysegul dedi ki...

Zihni;bence de durum budur derken yazının bütününde gördüğüm eksikleri yazmalıyım:P..Egemen güçlerin 1950 sonrası ABD,Nato,Gladyo,AB ve diğer kapiatal güçlerle de işbirliği içinde olduğunu da yazmalıydın.:D..Milli sanayi hamlesini tamamlamasına müsade edilmeyen Türkiye'de, milli demokratik devrim de yapılamazdı ki,kaldı ki bunlar olmadan teknoloji çağına geçmelerin sonucuna da katlanan bir toplum...Şairlerin,hizipcilerin tek başına iktidar olamaması bile bizi bağlamaz.

Feodalizm diyorsun,ama bazı siyasilerin geçmişini yargılayabiliyorsun.Neden?Değişmiş olamazlar mı?AKP'nin hiç olmazsa elle tutulur bir başlangıç açılımı var.Ya öbürlerinin?Hizipçi olmasalar,gerçek sosyalist olsalardı işin ucundan tutarlardı kanımca.

Tamam AKP zemzem suyu ile yıkanmamış ama bazı tabuları yıkıp,akan kanı durdurmak istemeleri kötü mü????Valla ben,bu konuda onların haklı olduğunu düşünüyorum.Suçluyoruz hep suçluyoruz,çözüm önerisi getirmiyoruz!Bu adamlar hep mi siyah alla allah?Gözlerinden bazen beyaz olduklarını okuyabiliyorum,ya da öle sanıyorum.

Sen bir aydın sosyalist olarak çözüm önerilerini ayrı bir post yapmalısın valla.örneğin ne tür ekonomik tedbirler ve toprak reformu yapılmalı?Ateş düştüğü yeri yakıyor.Senin bi oğlun olsaydı ve dağda olsaydı,bu kadar rahat olabilir miydin?Askerler ve gerillalar için boş edebiyat yapanlar da çözüm önerisi üretmeli ama...off be içimi boşalttım işte.:DDDDDDDDD

aysegul dedi ki...

YASEMİN YASEMİN ŞİMDİK SENİ OKUDUM!
EKONOMİK BAL GİBİ!!!!!!!!!!!
TİTRE KENDİNE DÖNNNNN.
KEYİFLERİNDEN DAĞA ÇIKIOLAR,HAAA????????????????????????????????????????????????????????

zihni örer dedi ki...

Sevgili Ayşegül,
bu yazının anafikrindeki sorunların kaynağı büyük ölçüde BURADA anlatıyorum.

Ayrıca, verdiğin ödevi (çözüm önerilerimi) en kısa zamanda yazmaya çalışacağım. Katkın için sağol:)

aysegul dedi ki...

zihni;saol okudum...senin açık ve
anlaşılır yazmanı seviyorum.hoş
anlaşıl yazmasan da ben ve bi kaç
kişi anlayabilir.bi ricam var:bazı
arkadaşların çook emek verip post
yapıyo,iki üç kişi kendi arasında paslaşıyo,yorumlaşıyo...onlara sölermisin daha açık,halk dili kullansınlar.(daha geniş kesimler
tarafından anlaşılmak için.)sen anladın ben ne demek istedim.:Pp

Ebru dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Ebru dedi ki...

Türkler Kürtlerin nasıl yaşayacakları konusunda kendilerini belirleyici olarak görmekten bir türlü vazgeçemiyor. Barış sürecinin önündeki başlıca engel budur.Türkler Kürtleri kendileri gibi eşit haklara sahip bir ulus olarak görmeden ne barış ne de Kürt sorununun çözümü olanaklıdır.

Ebru dedi ki...

Atılan her olumlu adımın işçi sınıfı lehine olacağını düşünüyorum kimin attığından bağımsız olarak.

zihni örer dedi ki...

Ebru, katılıyorum dediklerine de. sanki bana topal bir eşitlik talebi gibi geliyor. (bir ayağı topal) Böyle (kürt-türk) eştitliğnin ardından kendi içindeki eşitsizlikler nolacak?
Bu konuda belirsizlikler var ve Kürtlerin öncüleri hem ayrılık istemiyoruz diyorlar, hem de ulus esasına göre organize oluyorlar. İştebu durum, kendi içindeki ağalara şeyhlere karşı bir proje üretmiyor. Oysa ğanın milliyeti değil önemli olan.
Bu konu daha da açılmalı, zaman elverirse gelecek yazının konusu olsun.

Ebru dedi ki...

Zihni Abi kendi içerisindeki eşitsizlik ne olacak sorun aklıma Saddam örneğini getirdi. Irak halkı Saddam'ı devirmeliyken ABD'nin yapmasının sonuçlarını yıllardır yaşıyoruz. Ağalar, şeyhler, bu tarafta da diğer ağalar (aklına gelebilecek her ağa)Bu sendika ağası ise işçiler, daha güçlü ise devrime kadar:) Kürt halkı da şeyhleri, ağaları kendi halletmeli öncelik diğeri yanılıyor muyum?

zihni örer dedi ki...

Irak halkının yapısında homojen bir düzen var. Yani, ezen ve ezilen taraflar çok net. bU HALKIN Saddam'a karşı gelmesini beklemek doğrudur. Ancak, bizde tam öyle değil, elimize verilmiş fırsatlar var. Biz bu fırsatı değerlendirmekte aciz kaldığımız için meydan çakallara kalıyor.
Dediğin çok doğru, sendikalar, dernekler, partiler... çoğunlukla çakalların elinde. Ezilen kaç kişi bu kurumları elde etmek için uğraştı?
Görüyor ve yaşıyoruz ki kullanmayanın demokrasisini kullanıyorlar. F tipi örgütlenmeye bakın, klemalizmi çatlatmak için silaha falan sarıldıkları yok, hadisi icra ediyorlar, "düşmanın silahıyla silahlanıyorlar"
Ülkedeki sosyalistler F tipi üçkağıtçılığı (sinsi ve daleveracı yöntemleri uygulasın demiyorum asla) Adı biel olsa, demokrastik yöntemlerde olmazları-olurları denemeden, bir silahlı örgütün sonu hüsran olacağı belli olan bir macerasına "çıkış yolu" dememek gerekir.
Kısacası, Kürtler, aleviler ve diğer zenciler türklerin zencileriyle ortak bir noktada buluşabilselerdi, dönüşüm çok daha hızlı ve sağlam olabilirdi.
Egemenlerin zekalarını çok büyütmrmrk gerek.

Yasemin Ünsal dedi ki...

AYŞEGÜL HANIM!!'
Ekonomik sebepler de vardır muhakkak. Ancak siz de benim şu soruma cevap vermelisiniz: Yozgat'ın, Edirne'nin, Burdur'un herhangi bir köyünün bugün Doğu'daki köylerimizden pek bir farkı yoktur.

Siz hiç köyde yaşadınız mı? Kırıkkale Ankara'nın dibindedir. Ortaokulu Kırıkkale'nin bir köyünde okudum. Hoca denen bi şey yoktu neredeyse desem, inanır mısınız? Ben de mi dağa çıkmalıydım? Fakirim diye askere kurşun sıkacağıma, kendime sıkarım daha iyi, AYŞEGÜL HANIM!

Sonra hizmet istiyorlar madem, neden yıllar yılı öğretmenler, doktorlar, hemşireler, mühendisler öldürüldü? Adamlar ambulansları bile yakıyorlar. Bu nasıl zihniyet?

Ekonomik sorunlar Türkiye'nin her yerinde vardır. Büyük şehirlerinde bile. Ama bugün neden Yozgat'taki fakir değil de, Şırnak'taki, Tunceli'deki fakir dağa çıkıyor? Kimlik sorunudur, efendim.

"Ey Türk! Titre ve kendine gel" der Orhun kitabelerinde. Ben kendimdeyim de, siz bölücü teröristlere mazaretler ararken kendinizde misiniz? Kan dökmek, haince arkadan hançerlemek hiçbir şeyin çözümü olamaz!

Ebru dedi ki...

'Ekonomik sorunlar Türkiye'nin her yerinde vardır. Büyük şehirlerinde bile. Ama bugün neden Yozgat'taki fakir değil de, Şırnak'taki, Tunceli'deki fakir dağa çıkıyor? Kimlik sorunudur, efendim.'

Tam da dediğiniz şey işte kendiniz açıklamışsınız kimlik sorunu, kimliksizleştirmeye karşı yürütülen.

ali zafer sapci dedi ki...

AÇILIM
Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim,
Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde.
Gökte yıldız arayan pek çok yeni müneccim,
Gafletleri yüzünden yollarının önündeki kuyuyu görmezler.
Ziya Paşa ...
Bu öğretici yazınıza teşekkürler.

Eleştirel Günlük dedi ki...

Ben bastaki limon sikma analojisini sevdim. Cok yorgunum diger konulari tartismak icin...Affola...

MELİS dedi ki...

Merhaba Zihni bey,
Sayfanızdan Yasemin hanıma cevap
verme durumundayım,kusura bakmayın.

Yasemin hanım,Ayşegül çocukluk arkadaşımdır.Kendisi şu anda şehir
dışında olup,geldiğinde size cevap
verebilir,bilmiyorum.

ayşegülle siyasi düşünce ayrılığı
yaşıyoruz.O biraz daha radikal ve
uç düşünen bir arkadaşım.Ben de sizin gibi 'ulusal'düşünceliyim.

Herkese sevgiler,saygılar

zihni örer dedi ki...

Sevgili Ebru, Maslow'un ihtiyaçsıralaması en doğru yaklaşım gibi geliyor bana.
Kimlik mücadelesi için önce enerji gerek, enerji için doymak gerek. Doymak için öncelikle akıl yolu gerek. Akıl yolu için olurve olmazların tamaını denemek gerek. En son çare dağları mesken tutmak.
Bu dizili süreç tabi ki her durum için tam olarak aynı olmayabilir. Örneğin, kurtuluş savaşı dediğimiz savaşta aynı farklı çizgi izlenebilir. Çünkü, karşıdaki kuvvetlerin konumu farklı. Ama aynı ülkenin insanları karşı karşıya gelince, durum daha da farklı... daha da açılabilir bu nokta.

zihni örer dedi ki...

Alizafer Bey, şiirli katkınız için teşekkürler. Her zaman paylaşmak ve paslaşmak umuduyla:)

zihni örer dedi ki...

Sevgili E.G. kardeşim,
aslında senin çok söyleyeceklerin var bu konuda biliyorum. Ama yorgun savaşçı olduğunu da biliyorum. Başka cephelerde (Friendfeed) savaştığını anlıyorum:)
Aynı konuda açtığın başlığı, zaman sorunum nedeniyle yeterince tartışamadık, içimde ukte kaldı:)
Neysei "limon-mengene" konusunu sana ithaf ediyorum o zaman:)

zihni örer dedi ki...

Melis merhaba,
burası tartışmaya açık bir mekandır, elbette düşüncelerini yazabilirsin. Konuya Renk kattığınız için teşekkür ediyorum.

zihni örer dedi ki...

Ayşegül, blogundan öğrendiğimize göre 16 yaşında bir öğrenci. Bu yaşta ülkenin problemleriyle ilgilenmesi bir ayrıcalık:) ona da teşekkür edelim buradan.

Yasemin Ünsal dedi ki...

Ebru Hanım,
Kendimi her şeye muhalefet gibi hissetmeye başladım. Ama ben şu "kimliksizleştirme" işini de sevmedim.

Madem Maslow'dan gidiyoruz. Ondan örnek vereyim ben de: Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisinde "aidiyet duygusu" üst basamaklardadır. Dolayısıyla insanlar kendilerini "ait" hissetmek isterler, bu da bir kimlik sahibi olmayı gerektirir.

Ben demiyorum ki, Kürt kökenli vatandaşlarımızın kimliklerini, değerlerini yok sayalım. Benim muhalefetim teröredir.

"Türkler Kürtlerin nasıl yaşayacakları konusunda kendilerini belirleyici olarak görmekten bir türlü vazgeçemiyor"
demişsiniz bir başka yorumunuzda.

Türk milliyetçiliği asimilasyona meyyaldir ama ırkçı değildir. Öyle olsaydı, beraberce, barış içinde yaşamaya çalışmaz, Kürtlerle yaşamayı mutlak suretle reddederlerdi. pkk ve yandaşlarının yaptığı ırkçılıktır. Bunun ölçütü beraber yaşamak istememeleridir. Kürtlerin yararına bir şey yaptıklarına şahit olmadık hiç,o başka.

ZİHNİ BEY,
Ben teşekkür ederim.

obez ve şişman bir sevgi dedi ki...

denklemler kurma. denklemsizlik daha güzel. karanlığa gel, korkma

aysegul dedi ki...

Yasemen hanım!!!!
Küçük yaşınıza rağmen siyasetle ilgilenmeniz çok güzel.Kutluyorum sizi:D

Hemen sorunuza cevap vereyim:
Ekonomik sebebler,birinci etken yaptırımcı sebeblerdir.Sosyolojik,
tarihsel,psikolojik vb.sebeblerde
konunun içeriğini besleyen çok önemli olguları oluşturmaktadır.
Yozgat'ın, Edirne'nin, Burdur'un herhangi bir köyünün bugün Doğu'daki köylerimizden pek bir farkı yoktur söyleminiz,klasik
bilinen küçük burjuva ağzından başka birşey değildir.

Ben köyde yaşadım ve onların bilinç uyanıklığını birçok kentlide göremedim,üstelik güneydoğuda!!!!!yaşadım!

Valla aç insan herşeyi yapar.Kurşun da sıkar.Siz hiç aç kaldınız mı Yasemin hanım? Ben aç insanları,çocuklarını gördüm.Ben sizin yaşınızda Karl Marks,Engels,
Manifesto,Kapital,Emek ve arz-talep
teorilerini okuyordum.Vee koyu
Sosyalistim.Sizin bilinçli düzeyiniz pek ala bunları anlayıp,
içtenleştirebilir.Bilmem anlatabil
dimmi?????

Yozgatın faşisti niye dağa çıksın ki?Gider mhp'ye karnını doyurur,
olmadı provokatör olup sistemin çarkalrına hizmet eder.Hem orasının coğrafyası doğu mu?İklimi yumşak biraz değil mi?

Kimlik sorununa hiiiç girmeyelim efenim.Tarafınıza çok güzel gerekli cevap Ebru abla tarafından
verilmiş.

Marks,titre kendine dön demiş :
''Zeus’a sadık uşak
olmaktansa, Şu kayanın kulu
olmak yeğdir bana.''

Barış karşıtları unutmayın,giden
geleni aratır.FAŞİZMLE VE CHP-MHP
İLE BU İİŞER DÜZELMEZ!!!!!!!