27.6.10

GÜZELLİK NEDİR


güzellik gülümseyebilmektir

güzellik nedir?

Güzellik konusuna Aristo, Kant, Plotinus, Hegel.. gibi filozoflar farklı tanımlar getirseler de, o kadar derine inmek yerine, "yabancı-yalancı" paradigmanın yarattığı isteksiz, mutsuz, kaderci yaklaşımdaki çelişkiyi vurgulamak yerinde olur.

Dünya güzellik yarışmalarındaki ölçüler-kriterler- bildiğimiz kadarıyla, fizik görünümdeki orantılar, magazinel alandaki genel kültür düzeyi ve estetik duruştan ibarettir.

Örneğin, onların güzellik kavramının içinde “melodik gülümseme” yeteneği yoktur. Ya da ucuz bir elbisenin içindeki rahat bir duruşa ait izler...

Geometrik orantının güzellik sayıldığı, ama yüzde doksanı kuruntu-kibir yüklü bir fizik yerine, kişinin yüzündeki sempatik moral güzellik sayılmaz mı? resimdeki gibi...

“Yalnızca yararlı olan güzeldir”/ demiş Len-ti.

Kapitalizmin ticari paradigmasını kâr odağına yerleştirince, kavramlar çığırından çıkmaktadır.

Güzellik yararlı olmak mıdır, öyleyse kim için?Yararlılığın içinde adalet yoksa ne olacak? Mesela bir köle efendisine güzel midir, ahmak mıdır? Ahmaklık güzellik olabilir mi..... vs.

Güzellik bana göre ruhun, bakılan şeydeki okşayıcı izdiümü ya da parmak izidir.

Duygu potansiyelini ahenkli bir ritme dönüştüren renk, ses, şekil, figür, biçim, hareket, davranış, söz, tavır... güzelliğin bileşenleri olmaktadır.

Güzellik, insanların genetik benzerliğinden kaynaklanan ortak bir beklenti olarak da düşünülebilir. Yani, kişinin kendi kafasında tasarladığı kompozisyon, ya da şablonun karşısındakine yansıması... Bazılarına sarşın güzeldir, bazılarına esmer ve zenci.... gibi.

"Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca” diyen Karacaoğlan’ın güzellik anlayışı iki kişiye ait olduğundan, dışında kalanların “güzel” ya da "çirkin" sınıfına sokulması gerekmiyor. Benimse güzel, başkasınınsa çirkin değil, tanımsızdır.

Bakılanın karmaşık ayrıntılarında her kişinin, başkalarından daha çok farkında olabileceği bir noktası vardır. O kişi, fark ettiği, ya da albenisini gıdıklayan o noktayı beğenisinin odak noktası yapmışsa, ya da yapmayı becerebilmişse o şey o kişiye göre en güzeldir.

Bu anlamda “dünyanın en güzeli” diye bir kavram yoktur.

Her bakış kendi güzelini yaratabilir./z.örer

24.6.10

Dans et benimle-müzikal-yorum





Bu şarkının İngilizceden Türkçe’ye çevrilmiş halini bulduğumda şiire benzer yanını göremedim. Birkaç yerini kırpıp bükerek, “şiir diline” çevirmeye çalıştım.


Dans et benimle

güzelliğinin şerefine kızıl bir keman eşliğinde dans et benimle
paniklercesine dans et benimle kendime gelene kadar
beni zeytinyağı gibi kaldır ve benim ev güvercinim ol
benimle aşkına uzansın dansın.


ah tanıklar gittiğinde güzelliğini göster bana
babylonda yaptıkları gibi dans ettiğini hissettir
tüm sınırlarını bildiğim kadar yavaşça göster bana
benimle aşkına uzansın dansın.

düğünde dans et benimle dans et
nazikçe dans et benimle ve uzunca
ikimiz de aşkımızın bazen altındayız bazen de üstünde
benimle aşkına uzansın dansın.

dünyaya gelmek isteyen çocuklar için dans et
perdelere doğru dans et benimle öpücüklerimiz eskisin
sığınak çadırı dik şimdi tüm ipler iğneli olmasına rağmen
benimle aşkına uzansın dansın.

güzelliğinin şerefine kızıl bir keman eşliğinde dans et benimle
paniklercesine dans et benimle kendime gelene kadar

benimle aşkına uzansın dansın.

Leonard cohen


Müziği tartışılmaz kaliteli. Her sanatçının bir de hayata bakış vizyonu vardır.
Kimi para kazanmanın dışında her şeye boş bakar; kimi, ünlenmenin kolaycılığını sonuna kadar yaşamayı önceler;
kimi sanatıyle güzel duygular yaşatmaya çalışırken, politik duruşuyla insan hayatının temel güvencesiyle de ilgilenir, kendi hayatını ve sanatını riske atmayı göze alır….

L. Cohen ise,
Aşk, seks, din, psikolojik depresyon ve müziğin kendisi Cohen’in eserlerinde en çok görülen temalardır. Diğer temalar kadar olmasa da şarkılarında politikaya da rastlanır. Aşk ve cinsellik popüler müziğin ortak konusu olmasına rağmen sanatçının romancı ve şair altyapısı sayesinde Cohen’in işlerinde bu temalar daha karanlık ve derin bir hal alır/Wikipedi.

Hayat serüveninde “her dala sığan adam” profili seziliyor.
1960-70’lerin (modaya uygun) romantik şair ve müzisyeni. Bol para kazandığı zamanlarda rahip olma heveslisi (işi düzgün Musevi). Problemli alacaklarını toplarken mafyavari (bu dedikodu imiş).
Depresyon ve para sıkıntısı çektiği zamanlarda isyankar “Musevi solculuk” (Tower of song şarkısıyla popüler). Artık yaşlanıyor ve vijdanı dünyalığın üstüne ağır basmaya başladığında dünya turu ve yeni bir