9.5.10

ANNELER GÜNÜ

iki büyük nimet : Sümer Ezgü'den

Bence de kutlu olması gerek:)
ama kuru iltifatlarla değil somut haklarla...

Anne önce “kadın” iken çeşitli araç-gereçlerle asırlar boyunca sindirilince, koşulsuz “fedakarlık” kadın doğasına çaktırmadan ya da çoğunlukla zorla monte edilmiş.

Böyle olunca da, kemiksiz dilin çok kolay ürettiği iltifatın karşılığı, kemikli kasların zor koşullarda, bir yığın enerji, uykusuzluk ve yorgunlukla ürettiği değerlerle değiştirilmekte.

Anne, acınacak ve koruncak mağdurluk sıfatıyla özdeşleştirilmemeli.
Emeğinin miktarı, kalitesi ve önemi bilindiğinde, karşılık olarak diğer alemde ayağının altına (sanal) cennet sermek yerine, yaşarken gözünün önüne nimet yığmak daha önde olmalı.

Kaldı ki, Anneler doğası gereği, içinde debelendiğimiz “kapitalist ahlakın” tersine, önüne yığılan maddi karşılıkların tamamını dağıtmakla, mutluluğun fabrikasının temelini atmaya yatkınlığından bir şey yitirmez.

Annelik bir meslek, bir emek, bir insani değer, yaşamsal var oluşun önemi, birinci derecede değer arz eden özelliklere sahip iken,
menapoz dönemine giren bütün kadınlar neden emekli sayılıp da tazminatını ve ücretini alamazlar ve sosyal güvencesi bir erkeğin omzuna monte edilir!
Başka kapılarda çalışan hamile anneler hamilelik ve emzirme döneminin tamamında neden izinli sayılmazlar?
O anne doğurup büyüteceği çocuğun, askerlik dahil, içinde yaşadığı servet sahiplerine potansiyel “emek avı” olduğunu bilenler için, bebek iken hiçbir değerinin yok sayılması ahlaksızlık, vahşilik değil de nedir!

Kuru iltifatın maliyeti yok da ondan!
Para, “değişim aracı” olmak yerine, sadece sömürü çarkını döndürmek amacıyla “değer ölçüsü” olmuş da ondan.
Alırken “somut”, verirken “soyut” olmanın çelişkisini hiç olmazsa kendi annelerine gösterenlerden çok ciddi sakınmak gerektiğini düşünüyorum.

anneler günü yıl dönümü
Kadın-erkek eşit olsaydı