17.12.12

“HAVADAN SUDAN DÜŞÜNMEK”

Havalar soğudu.
Su ve kar potansiyeli fizik ve kimyamız aracılığı ile ruhumuza (torpilli müdürlerin becerdiği gibi) mobbing terörü uygulayadursun, her kışın ilkbahara çıkan yol olduğunu biliyoruz.
Algımız, gitarın mi teli kadar tiz bu mevsimde. Gazı koz, rakıyı gazoz gibi anlamak her an olasılık kapsamında.

Winziplenen ruhumuzun üretkenliği daralmakta, motorlar benzin yerine yağ yakmakta.

Ağrılar kışkırtılmaya eğimli. Romatizmalar azsa da, romaNtizma mevsimine çeyrek kaldığını hatırlamakta fayda var.
Oysa bir gün Mart da gelecek, kara kedi dam üstünde aşka zıplayacak.

Pamuk kıvamındaki kara bulutlar yastık kılıflarına basılacak, kedilerin aşk yatağına eklenecek. Bulutlardan emilen suyu dağlar ovalara, belediyeler Şubat’ın kova burcuna akıtacak.

İzelenmeme rekoru kıran trt ve spor payı gibi vızzıklar faturaya eklenerek, biz avanak kullara satacak.
Havalar soğudu. Su buz olacak; sonra da tersi…
Başka mevsimlerde ter olarak bedenimizi terk eden emek suyu, bu mevsimde grip suyu olarak burnumuzdan akacak. Biz yine çalışıp yorulacağız. Torpilci sektör yine kaytarma masasındaki bilgisayarda spider solarite oynayarak aybaşı kovalamaya devam edecek. Onların Kap-kaç-italist efendileri de, Kar suyunun yağmur fırtınasında savruluşunu, pencerenin buğulu matlığına parmak çiziği atarak görecekler.

“Havadan sudan meseleler” önemsiz konular anlamıyla anılmaya devam edecek. Çünkü bu düzen bu gidişle asla değişmeyecek! Hava ve suyun, vazgeçilmez, özelleştirilemez yaşamsal ve sıtratejik gereklerden olduğunun farkına varılmayacak; havadan sudan… biçiminde küçümsenerek, bedavadan emilmeye, atmosfer kirletilmeye, bacalar tütmeye devam edecek. Çok yakında su gibi hava da özel-leş-tirlecek, Allahın havası ve suyu birkaç vatansevicinin üretim aracı olarak, biz frkındasız kullara buz kazığı olarak geri dönecek.

Bunu biliyoruz da refleks ile değil, “bir durup düşünürsek” öyle….