24.8.18

Yazıda ve konuşmada dil sorunu



Sosyal medyada bireyler en çok yazı ile, sonra resim gibi görsellerle varlıklarını gösteriyorlar.

Herkes yazar da okuyan yazandan daha az sanki. Ya da bana öyle geliyor. Aslında yazmak da okumak da önemli bir uğraş. Ancak, başkalarının yazdıklarını kendi üretimleri gibi gösterenlerden sakınmak gerek. Çünkü, imaj hırsızlığının da diğer yüz kızartıcı hırsızlıklardan farkı yok.

Madem ki yazı sosyal medya faaliyetimizin önemli bir parçası, şu kullandığımız dile önem versek de, daha özenli yazsak diyorum?

Dil, iletişimin bir numaralı aracıdır. Her araçta olduğu gibi dilin de bakıma, korunmaya ve geliştirilmeye gereksinimi vardır. Buna dilde özleşme diyoruz ve özleşirken kendi doğal seyrine katlanıyoruz.

Ancak, ani ve gereksiz müdahalelerle piyasaya salınan sözcükler, hormonlu domates gibi göze/kulağa hoş gelse de, tadı/anlamı aklımızı bulandırmaktan kurtaramıyor.

Bir zamanlar, (internetin ilk kullanıldığı yıllarda) msn dili diye özenti budalalığı bir dil türetilmişti. Yabancılar ülkemize geldiğinde, dilimizi bir miktar öğrenip de kendi öz dillerinin aksanıyla karıştırınca tuhaf bir telaffuz çıkardı ya? “Ben var yapmak…” gibi. Bizim msn'ci tayfa da kendini yabancı gibi sunma kaygısıyla olsa gerek, öz dilini (aşağıdaki örnek sözcük kırıntılarında görüldüğü gibi) yontmayı dil sanmaktaydı.

Tarkan’ın bir şarkısında dediği gibi, “başkası olma kendin ol” sözü bu tuhaf, özentili sınıfa yönelik bir çağrıydı sanki. O özentili tayfa dediğimiz sınıf şimdi çor-çocuk sahibi ve tarzlarını yeni nesillere çoktan aktarmışlar.

Birbirimize sağır, kör, yabancı, gizemli, tehlikeli, güvenilmez, anlaşılmaz…. ve hatta düşman olarak bakmamız aynı dili konuşamadığımızdan, anlaşılmamaktan dolayı olabilir mi?

Aşağıdaki sözcükler Türkçe’nin hurdalarıdır ve bunları yazanların en çok lise ve daha sonra üniversite mezunu olduklarını biliyorum:

bi yardım (bir yardım)

gircek (girecek)

cıkcam (çıkacağım)

göndercek (gönderecek)

vercem (vereceğim)

yollatıcam (göndereceğim)

cvp gelcek (cevap gelecek)

yollucam (göndereceğim)

yapıcaksın (yapacaksın)

yapıorum (yapıyorum)

saol (sağol)

gitsende kalsanda (gitsen de kalsan da)

izlicem (izleyeceğim)

alıcaksınız (alacaksınız)

kırılıcam (kırılacağım)

konusmucam (konuşmayacağım)

diyer (diğer)

------

“Yorum atanları Retweetliycem” (bu sözün İngilizcesi doğru, Türkçe eki yanlış yazılmış. Bunu yazan 62 bin 200 takipçisi olan bir Türk) (Retweetleyeceğim veya paylaşacağım)
…..
Köpeğine “oğlum-kızım”, çocuğuna “anneciğim”, yeğenine “teyzeciğim”, kızına-oğluna “aşkım”, kadına "abi"… gibi söyleyişleri, dilimizin edebi ölçülerine vurursak, s/empatiyle karşılamak mümkün mü?

Toplumun ortak dilini kim daha kullanışlı hale getirir de periyodik bakımını ve yabancı istiladan korunmasını sağlar? Başta edebiyatçılar, diğer sanatçılar ve üniversite(li)ler. Üniversitelerin sayısal bölümlerinde neden felsefe ve psikoloji dersleri yok? Oysa onlar da mezun olduklarında bir kurumun başına geçerek yönetici olmaktadırlar. Yönetici olduklarında çalışanlarla ve müşterilerle iletişim kuracaklardır…