19.6.11

baba

baba'larn itirafı:
Baba, sorumluluk, tecrübe, gözlem kapasitesi, güven, koşulsuz sevgi, kültürünün markası, kodlanmış gen karakteri ve benzer konumların toplamına denir.
Etten ve kemikten yapılmış ama, çocukları ve sevgilisi için, stoktaki toplam enerjinin birkaç katını üretebilme yeteneğine sahip.


Baba, evlatların geçtiği yoldan geçendir de evlat babanın yolundan tam olarak geçmeyendir. Aradaki fark, “son söz”ün keskinliğini değil, sadece ağırlığına işaret eder. Baba, geçtiği yolların virajları ve uçurumlarına işaret levhaları diken kişidir. Ve yolları olabildiğince tamir eden. Ama asla yön ve hızı belirlemeyen...
.
Çocukların itirafları/iltifatları:

“Siz bize, kendi babanızın size verdiğinin (katsayı olarak) fazlasını vermeyi başardınız. Oysa dünyada ve ülkemizde, kendi babanızla sizin aranızdaki fırsat farkı kadar ilerleme koşulları yoktu. Siz zamanı da aşmayı bildiniz. Önden yürümeyi, arkadan kovalamaya tercih ettiniz” Bize asla şu ya da bu politik, ideolojik ve genel yaşam tarzını kalıp olarak bir tek sözcükle de olsa aktarmadınız. Ama en kritik konuları anlayabilmemiz için ip uçlarını verdiniz. Biz sizin tarzınızı çaktırmadan izledik, doğru ve yanlışları gidiş yolunuzdan çözmeye, üzerine bir şeyler eklemeye çalıştık. Siz baba olma güdüsüyle, bize bir arkadaş gibi davranmayı yerince çok güzel akort ettiniz...


Eee, sonra noldu:)))?

16.6.11

şirin bir amatörlük öyküsü

Abdurrahman, kısaca Apo'nun trans hali. 
 akşamki alemin etkisi ruh ve bedeninde tik haline gelmiş olacak ki, gecenin 2'sinde  oyun havasının yankıları kulağında tütmeye devam eder yatağından kalkar, yoruluncaya kadar oynamaya devam eder. 

-Alo? Zihni abi nasılsın?
* Seydi sen misin?
-He abi benim, var ya abi, şu anda neredeyiz bir bilsen! Uçuyoruz abi, hangi gezegen bilmiyorum ama, dünyadan epeyce uzaklardayız. Böyle anlarda seni anmadan yaşamak imkansız abi.
* Şişenin dibinde yerçekimi kuvveti sıfır olur, mekanınızı anladım kardeş, uçuyorsunuz. Kaç astronotsunuz kabinde?
-Hani şu bizim gariban Apo var ya, apollonun dümeninde O var.
*Anlıyoruuuummmm! Apo uçamayı bilir miydi?
-He abi bilmezdi, doğru söylüyorsun da, kıçına motor takınca uçmayacak apo yok yeryüzünde.
*Aracınız apollo, kaptanınız apo olunca, yakıtınız malum, anlıyorum.
-Abi şu an burada olmanızı çok isterdik biliyor musun! Buz gibi su, oksijen, yeşillik, çiçek kokuları…
*Ve bir de ….
-He anladın sen oni, bir de rakı abi.
*Ama o yakıtın sadece otuzbeşliği bile beni yeryüzüne değil, yerin sıfır noktasına çakmaya yeter Seydim. Ben içmeyi bilmem pek.
-Biz senin yerine içeriz abi, sen de diğer eksikleri tamamlarsın, tam olur. Buranın havası da yerçekimine karşı abi, garanti veriyorum, seni bile uçurur bu ortam.

*Sen Apo’ya mukayyet ol emi? Evrende kaybolmasın garibanım. Zaten düzenin kaderi vurmuş, son parçası bize kalsın. Hatta ona bir melek bul da o yöreden cennete gönderelim garibanı olur mu? Yaş otuzbeşi bulmuş, O’nu evlendirirsek her konuda 1+1=3 eder O’nun hayatında.

-Tamam abi, ben onu şimdi bir otuzbeşliğin ucundaki  kertmeye bağladım, bir de daire çizdim, o dairenin içinde  Mevlevi havasına girdi.
Abi öbür ayda hazırlıklı gel, anlatacaklarım var.

*Bir ip ucu ver de merakım ekşimesin Seydi kardeşim

-Gariban Apo’ya kız buldum, kızın akrabalarından birileriyle buluşacağız, aracılık yapmasını isteyeceğiz. Sen de olursan iyi olur.  Bu işin sevdasına coşturdum Apo’yu. Hayatında ilk kez içiyormuş. Bilirsin günde beş cümleden fazla kurmayan Apo, burada filozof kesildi başıma. Bir gün sonra Apo’ya sordum, dünkü hayatını hatırlıyor musun? “he” dedi sadece. Nasıldı?
 “anlatılmaz yaşanır” dedi, bu kadar.

*Tamam, ayrıntıyı gelince anlatırsın.

Şekilde görülen sevgili dostum Apo’yu kız ile buluşturma senaryosunu kurup, ilk operasyonu yaparlar. Kızın akrabası  Seydi ile Apo’yu alır, kızın evine misafir olurlar. Çaylar gelir, tam konuya girecekken, bir telefon gelir kızın babasına. Kızın abisi trafik kazası geçirmiş, acele hastaneye gelmesi istenir.
Konuyu açamadan fiyasko ile sonuçlanan bir operasyon. Türk filmlerinin öpüşme sahnesi gibi sona erer. Aşıkların dudakları birbirlerine tam yaklaşırken, her seferinde kapı zili çalar gibi…

Kız tarafı ilk fiyaskoyu tamir etmek için herhangi bir karşı girişimde bulunmaz. Bizimkiler bekler ki, ikinci adımı karşı taraf atsın da bize bir randevu versinler de şu bekarları buluşturup, tanışmalarına ortam hazırlasınlar. Hayır, kız tarafı gururlu olmak zorundadır, muhafazakar kültürün rajonu budur. Yoksa kızları özürlü ve yıkılacak yer arıyor imajı yaratılmamalı.

Konu kapandı.

Seydi pes etmez. Kız mı yok bu alemde! Hele kılavuzu Seydi olanın yolu hep cennete düşer.

Dar bölgelerde evlenmek için biri diğerine sebep olmazsa olmaz.
Seydi, bekarlıktan kalma bir kadın arkadaşıyla sokakta karşılaşır.
-Bizim bir arkadaşımıza kız arıyoruz, var mı tanıdığın,  aday?
Kadın biraz süre ister; süre sonunda uygun bir kız olduğunu ve nasıl buluşturacaklarını telefonda karar verirler.
Apo, Seydi, Seydi’nin arkadaşı ve aday kız ile, kadının evinde bir araya gelirler.

Seydi’nin cemaatinde konu sıkıntısı çekilmez. Bir dalarlar  ki, lafın belini kırarlar arkadaşıyla.
Bizim gariban Apo hep ayağının ucuna bakmakla meşgul. Karşısında oturan eş adayı kızı bile süzmeden, saatlerce kalırlar da konuya bir türlü giremezler.

*Ee, sonuç ne oldu?
-Ne olsun abi bu adam beni verem edecek, lafın bir yerinden girip de konuyu kendi hesabına getiremedi.
*Neden öyle oldu Apo?
+Abi bana bir ara vermediler ki, kendileri konuştu, konuyu benim olaya getirmelerini bekledim. Baktık zaman akıp gitmiş, kızı evden aradılar ve dağıldık.
*Vay, gariban Apo’m! Seydi sana bu kadar net bir ortam sağlamış, sen neden bu kadar fransız kaldın ki!
+Abi utandım ya! Ben bekledim ki, Seydi konuyu açsın, iki laf da ben edem dedim, açmayınca olmadı.
*Seydi fırsat verseydi ilk cümlen ne olurdu?
Apo terlemeye başlar, kem-küm-selamünaleyküm.
+Valla rezil olurdum kesin. İyi ki lafa girmedim.

-Abi, Apo üçüncü denemede kesin bir piste konar. Artık yer yüzüne inme zamanı geldi. Sen geldiğinde çok daha fazla yol aldığımızı göreceksin.

*Ulan kardeş, bu kadarına hakim olamazsan sen cennete asla gidemezsin Apo’m.
+Abi gözünü seveyim ne yapmam gerek bana öğretin gurban olurum! Bu yaşıma kadar hiç böyle sıkışacağımı düşünemedim. Orda söze nerden gireceğimi düşünürken tir tir titredim. Bu yüzden kızın yüzüne bile bakamadım.
*Apo’m, ham duranı ham yaparlar bunu bil şimdilik.  Seydi sana kurs versin bir ay sonra geldiğimde neyi nasıl yapacağını öğrenmiş olmalısın; eksiğini tamamlarız.
https://youtu.be/JoSHRJLFHDo