2.9.10

NEDEN HAYIR?

12 Eylül Anayasa Referandumunda NEDEN HAYIR?

Anayasa (bizde), insan temel hak ve özgürlüklerinin çerçevesini belirler; ayrıntıları alt yasalar belirler(miş).

İnsan temel hakları bütün ideolojilerde aşağı yukarı benzer olabilir ama, öyle kritik noktalarda yatan manevralık “örtülü virüsler” var ki, “kullanmayanın yasasını kullanırlar” a götüren kapı oradan aralanır. Hakların kullanılmasını verip de, onun kullanılması için gerekli donanımlardan yoksun bırakılan bir düzende sahtekarlık, beynin en kuytu yerinde ağırlanmaktadır. İşte o noktadan sonra, kolektif yaşamda dejenerasyon hızla yayılır, insana özgü bazı temel değerler aşınır ve yeni oluşan değerler kanıksanarak, alışkanlık haline geldiğinde, “hak” kavramı yasalıktan çıkar, geleneksel boyut kazanır. Sonra onu yok etme gücü bir daha elde edilemez.

Bir yanda alternatif yaşam modülleri işletilen DİN kurallarının resmi ve özel olarak tavizsiz uygulanması,
diğer yandan “anayasal hak” diye istiflenen paketin aynı paralellikte ve her iki tarafta da oynayan kişiler tarafından bu topluma sunulması,
kocaman bir çelişkiden ibarettir.….

Neden Hayır?

-TC sınırlarında yaşayan bütün vatandaşların elindeki maddi varlıkların ve makamların meşru olup-olmadığının hesabının sorulacağı “Nerden buldun”? sorusunu sormayan,

-Sosyal demokratik devlet vurgusunun güçlendirilmesi ve yurttaşlık temelinde tüm farklılıkların güvence altına alınmasını dikkate almayan,

-Deniz kıyılarının, orman bölgelerinin, ulusal zenginlik kaynaklarının yağmalanmasını önleyecek bir madde bulunmayan

-İşsizlerin yoksulların güvence altına alınması ile ilgili herhangi bir kayıt düşmeyen,

-12 Eylül darbesi ile özdeşleşen 1982 Anayasa’sının icat ettiği YÖK ve benzeri kurumların ortadan kaldırılmasına teşebbüs etmeyen, 12 Eylül darbesi ve darbecileri ile hesaplaşmayan, onun yerleştirdiği kurumlara hiçbir biçimde dokunmayan,

-Seçim barajlarının ve yasaklarının ortadan kaldırılmasına ait bir madde bulunmayan,

-Devlet ve çeteler tarafından cinayete uğrayan (faili meçhul) lara ve canlı kayıplara karşı bir tazminat girişimi bulunmayan.

Hak arama hakkının sembolik* olarak kalmasını önleyecek olan maliyetleri, ortadan kaldırmayan, böylece, hak arama gücünü sadece zenginliğe yönlendiren anlayışa dur demeyen,

12 Eylül Liberal Anayasa taslağına HAYIR.

* * *

Mevcut Anayasada bulunan birkaç maddeyi irdelediğimizde, toplumun büyük bir kesimi için ne kadar sembolik kaldığını göreceğiz.

*Kanun önünde eşitlik

MADDE 10. – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

*Eşitliği bozan bir yığın nedenler sayılabilir. Önemli olan müeyyidelerin ne olduğundan ve alınacak önlemlerden ve ciddiyetten söz edilmelidir.

(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.)Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

*Dindar ve gelenekçi ailelerdeki din eksenli kadın-erkek eşitsizliğine karşı önlem alınmamışsa, hükümsüz bir maddedir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

*birçok imtiyaz varlık yoluyla sağlanmaktadır. İyi bir iş bulmanın yolu eğitimden geçer ise, eğitimin tümü parasız olmadıkça, o imtiyazın olmadığı madde hükümsüzdür.

MADDE 25. – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

*Düşünce icraata döküldüğü an, çok aydının telef edildiği devlet dairelerindeki terfilerde, çalışma koşullarında, işe almada, adı konmamış baskılara uğratılan bir tarih ile hesaplaşılmadığı sürece bu madde hükümsüzdür.

MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir

*İsteyen Hıristiyan, Musevi, hatta Ateist olduğunu ve gereklerini aynı güvencede ve olanaklarda sağlayamıyorsa, hükümsüzdür. Örneğin, Diyanet bütçesine ayrılan kaynak, ateizm ya da rakip dinler için eşit harcanmıyorsa, bu madde hikayeden ibarettir.

MADDE 23. – Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir

*Yerleşme ve seyahat etmek için yeterli maddi imkana sahip olmayanlar için bu madde hükümsüzdür, Bu nedenle “herkes” sözcüğü bu maddeden çıkarılmalıdır.

MADDE 18. – Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

*Bir tarafta açlık ve kronik işsizlik varsa, bu durum “zor”u izah etmez mi?

MADDE 17. – Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.


*Maddi ve manevi varlığı olanlar için yararlı bir maddedir. Olmayanlar için ise hükümsüz. Öyleyse, buradan da “herkes” sözcüğü çıkarılmalıdır.

MADDE 6. – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.

*Oysa, uygulamada “Millet, kayıtsız şartsız EGEMENLERİN” oldu.

Egemenlik Allah’ındır” gibi, Kurandaki ilgili ayet ile çelişen bu madde, birçok dindar için hükümsüzdür. Aynı zamanda, egemenlik hakkı da bilgi ve bilinç ile korunduğuna göre, bilginin maliyeti ancak varlıklılar tarafından karşılanabildiğine göre, cahiller için bu madde hükümsüzdür.

Ek bilgi:
2008'de (Anayasa mahkemesinin iptaline rağmen) 5510 sayılı yasa ile getirilen Genel Sağlık Sigortası kanununda, kız çocukların baba sigortasından yararlanmasını -ünv.de okuyırsa, 25 yaş ile sınırlamuıştır. Oysa yeni taslak maddelerinden birisi, "kadınların ve çocukların pozitif ayrım yapılması, eşitlik ilkesine aykırı değildir" diye yazıyor.
Önce kaybettiriyor, sonra bulduruyor ve "bu bir kazançtır" diyor!

SERMAYEye ayrıcalık: bir makale