14.3.22

"Önce Sağlık" mı?

 14 Mart Tıp haftasının ilk günü.


Sağ-lık. Bu sözcükteki kelimenin kökü "sağ", ekiyle birlikte anlamı, diri veya canlı olmakmış.
İkiz anlamlar öyle yerlere sürüklenmiş ki bir toplumun hayatını düzenleyen ideolojiye kadar uyarlanmış.
"Ameli sağ tarafından verilenler cennete..." gibi ayetlerle de kutsanmış.
Sağcılık "diri ve hastalıksız olma hali"yse,
solculuğa "ölü ve hastalıklı olma hali" kalıyor!
Oysa tam tersi. Çünkü, “mühüm olan öteki dünya” mesajı bu dünyayı (sağ kalmayı) değil, ölümü dikkate almayı önermektedir.
Mesela sağcılık harama bireysel olarak karşı ama, sistemsel sömürü çarkının da asıl besleyicisi. Çünkü, sağcılıkta “farkındalık” ideolojinin püf noktasına değil, perdesine yoğunlaştırılmış.
Şöyle: Sağcı yönetim makama tırmanırken, değerleri nasıl üreteceği ve nasıl paylaştıracağı üzerine bir vaade değil, bir düşman kutbuna ihtiyaç hisseder.
O düşman ki yoksulluk ve cahillik değil, solculuk ve öcüdür.
Çatı gücünü ele geçiren sağcı önderler solculuğa küfrederken, kendini besleyen halkına şükretmeyi dayatırken, “malı rahat götürürler”.
Hala “Önce sağlık” mı diyorsunuz?
Başından beri başlarında şiddet tokmağını gezdirirken,
son zamanlarda Uzman doktorları ülkesinden kovmaya varan tavırlar da gösteriyor ki
önemli olan “sağlık” değil, sağcılıktır!
Oysa,
Gözlerimde sorun vardı, doktora gittim. Önce Allah’a, sonra doktora güvenerek ameliyat olmaya karar verdim. Ameliyat sonrasında gözlerim enfeksiyon kaptı ve kör oldum. Şimdi doktora dava açacağım.(kanal-d haber).
İlk güvendiğin hakkında işlem başlatmayacak mısın? Diye sorsak, isyan suçundan sorgulanabiliriz. Öyleyse sormayalım(!)
Asıl borçlu dururken, kefile icra kaldıran sağcılığın özü bu olsa gerek.