1.4.07

toplumların talep-dönüşümü süreçleri

ÖZET OLARAK

1-Geleneksel Toplumda:

İŞLEM MANTIĞI:1+1=1 insan eder

İŞLEM SONUÇ NEDENLERİ: Egemen olan krallar ve derebeyler, insan topluluğunu bir sürü gibi görürler. Emretmenin ve itaatın dışında bir iletişim şekli geçerli değildir. İŞ YOK İNSAN ÇOK, az ile yetinme kaygısızlığı ve örgütsüz toplum.

BEYİN HAREKETİ : Beyin hareketine ihtiyaç yok. Sadece bedensel itaat için koşullanmak var. “iman” bu toprağın ürünü olsa gerek.

SONUÇ: Geleceğe, sorumsuz, isteksiz ve yoksul bir toplum devreder.


2-Sanayi toplumunda:

İŞLEM MANTIĞI :1+1=2 insan eder

İŞLEM SONUÇ NEDENLERİ: Sanayi toplumunda çoğulculuk önemlidir. Ağır sanayide büyük işler çok sayıda insan gücüyle yapılabilir. Belki de “birlikten kuvvet doğar” sözü ve “beygir gücü kavramı” daha çok, bu dönem için geçerlidir. İş ağır, insan çok, ücret düşük, makineye köle gerek.

BEYİN HAREKETİ:Yönetici, beyninin sol lob komutuyla para hesabı yaparken, çalışanlar, beynin sağ lob komutuyla duygusal-romantik dünya ile yetinirler. Güncel ihtiyaçların karşılanması yeterlidir.
Zamanla, artan ihtiyaçların farkına varırlar, yeni talepler ve örgütlenme düşünceleri gelişir.

SONUÇ: Zengin-yoksul ikileminde süren bir hayat ve sınıfların egemenlik savaşları politik arenada sürer. Çalışanların sosyal güvenlik talepleri artmaya başlar. Örgütlenmenin önemi fark edilir.

3-Bilgi toplumunda:

İŞLEM MANTIĞI: 1+1=3 …ya da, 4,5, 6 insan eder

İŞLEM SONUÇ NEDENLERİ: Teknolojinin milenyum hızıyla geliştiği günümüzde, yaratıcılığın ortaya çıkarılması için beygir gücü yerine beyin gücü daha fazla önemsenir. BİLGİ VE ÜSTÜN PERFORMANSA GEREKSİNİM VARdır.
Örgütlü çalışanlar ile başa çıkmak zordur ve masraflıdır.
Verimi 3, direnme ve isteme gücü 1 olan daha karlıdır.
Benim karım (param) çoğalsın, altta kalanın canı çıksın anlayışı egemendir.


BEYİN HAREKETİ: Beyindeki duygusal zeka (EQ)’yı çalıştıran sağ lob’uyla, mantıksal zeka (IQ)’yı çalıştıran sol lob’unun fonksiyonlarının bütünleşmesiyle, sayısal-sözel yetenekleri taşıyan multi fonksiyonlu uzmanlık oluşur.

SONUÇ: Çalışma yaşamında sosyalleştirmenin hilesi bulunmuştur. Süpermen modeli yönetici-uzman insan modeli peşine koşturulur. Empatik ve sinerjik ilişkiyi “az”a razı etmekte ve ürününü ytturabilmekte kullanabilen yani,
Psikolog-Mühendis-pazarlamacı özelliğinde bir insan ortaya çıkar.

açıklama devam edecek






10 yorum:

Adsız dedi ki...

varmi boyle bir insan?Psikolog +muhendis+pazarlamaci?
Evet ben bir mühendisim ve ürün gelistiriyorum ama elestirilere ne kadar acigim dersiniz?Öz elestiri yapicak olursak fazla olmadigimi, genelde bu konularda duygularimi bastirarak, politik konustugumu söylerdim.Ama siz bir de icimi bilseniz?
Emek verdiginiz bir konuda elestirilere acik olabilmeyi bir olgunluk belirtisi olarak kabul ediyorum.Her elestiriden kendine yeni bir satis stratejisi cikartabilmeyi de Pazarlama yetenegi...Bunun ücünü birlikte yapabilen cok az insan tanidim ve hepsinin ortak özelligi normalin üstünde bir zekaya sahip olmalariydi.
Beyin hareketleri+bireyin duygusal yapisi isi hayatini cok degisik yönlü etkiliyor.Cok önem verdigim konuda yaptigim bir hata beni hüngür hüngür aglatmsti; o esnada müdürüm ne düsündü hala bilmiyorum.Aslinda bilmek de istemiyorum.Kendim icin konusacak olursam ,sanirim bu super modeli olusturabilme konusunda bin firin ekmek yemem lazim..

zihni örer dedi ki...

Sevgili neverland,

"Var mı böyle bir insan" demişsin:
Evet var da bu düzeydeki insanları büyük şirketler genel müdür yapıyorlar. Bu tipler, ulusaşırı konumda, profesyonel yönetici kadrosuna giriyorlar. Uluslar arası rekabet eden şirketlerin üretim-yönetim-satış politikasının baş mimarı durumundalar. Tecrübe yaratıcı yöntem ve teorilerini makale olarak yayınlarlar. Böylece bir de yazarlık-edebiyatçılık yönleri vardır.
Kişiliklerinde en küçük kompleks ve kuruntu sezilmez. Bütün duygu ve düşünceleri şeffaf olur.
.......
Cok önem verdigim konuda yaptigim bir hata beni hüngür hüngür aglatmsti; o esnada müdürüm ne düsündü hala bilmiyorum.Aslinda bilmek de istemiyorum.

Bu durumda müdürünüz klasik bir yönetici gibi görlülüyor. Yoksa, yaptığınız hatanın tanımını ve negatif etkilerini pozitife çevirmek için açık çaba sarfetmeliydi.
Klasik yöneticiler, makamlarının güvenliği için, arkadan gelen başarılı insanları kendilerine rakip olarak gördüklerinden, başarısıyla değil, daha çok başarısızlığını öne alarak ilişki kurarlar.

Adsız dedi ki...

hungur hungur aglama konusunu biraz acacak olursam; aslinda bu da benden kaynaklanan baska bir hata diyebilirim.Yoksa mudurum bayagi nazik davrandi , hatta beni teselli etti.O konuya cok fazla onem veriyordu ve sanirim uzun bir sure kendimi baski altinda hissettim.Buyuk bir emegin ardindan gelen bir hata, bu baskinin istemsiz bir sekilde disa vurumu oldu.Onun haricinde cok zeki ve genis ufuklu bir yoneticiyle calistigimi soyleyebilirim.Yeni konularda ok destekci ve sizin bu uclu insan modelinize cok yakin duruyor.

Adsız dedi ki...

benim blogumda kendi blogunuza koydugunuzu söylediginiz word dosyasi nerde , yoksa ben mi göremiyorum? : -)

zihni örer dedi ki...

Hani baştaki renkli yazılar var ya? Çizelge halindeyken karışıyor yazılar.İşte onlar word de çizelge halindeydi, metin haline getirdim.
Bu konunun başındaki renkli yazılardır.

e-maili ve ek dosyayı (müzik) aldınız mı?

Adsız dedi ki...

Merhaba vefalı arkadaşım. Döndüm aranıza. Ve gelir gelmez GİDİYORUM'la tuhaf oldum iznin olursa ve linkini verirsen sayfanın adresi-isminle sayfamda yayınlamak isterim Hem de çok isterim:)

zihni örer dedi ki...

Sevgili Ebru,
"şükür kavuşturana", özlemi çekilen ve birden ortaya çıkan değerli insanlar için kullanılan kalıp bir deyimdir. Bu gün senin için söylenmiş altın değerinde bir yürek sıcaklığı olsun.
Hoş geldin, geçmiş olsun...

Sözünü ettiğin "GİDİYORUM" müziğinin bana ait olmadığını peşinen söyleyeyim. Ben de senin gibi mest olduğumdan, ve tarzıma da uygun düştüğünden, bu sayfaya aldım. Bu sayfada sadece amatör çalışmalara yer var. Amatörlükte heyecan bitmez.
Canın sağolsun, linkini hem burada, hem de nehir idada veriyorum.
Bunun yanında, kendi küçücük, bir ayaküstü denememi de Trtobe olarak yükleyeyim.
"Gidiyorum" rastlantı sonucu bulduğum amatör bir çalışmadır.

GİDİYORUM

z.örer dedi ki...

BURADAYIM

z.örer dedi ki...

buradayım deneme

Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@

Dinler Arası Diyalog Meselesi

Tek tanrılı dinlerin bir araya gelerek,
tüm insanlığın menfaati doğrultusunda !
savaş, yoksulluk gibi ortak problemlere..
akılcı çözüm yollarının aranmasını,
ve karşılıklı fikir paylaşımının tesis
edilmesini temin eden bir oluşumdur.

Her cemiyete kapıları açık olan, ve belirli
bir zümrenin sahibi olmadığı Abant Platformu
bu misyon ile çalışmalarına başlamıştır.

İslâmiyet, bu güzel birliktelik ile kendisini
bütün Dünya’ya.. dostluk, ve kardeşlik ruhu
çerçevesiyle tanıtacak, ve sevdirecektir.

Ki gaye, asıl olarak İslâmiyet’in temsili değil..
yaşlanan, ve günden güne kirlenen Dünya’mızın
barış ve huzur içersinde yaşanabilir kalmasını
temin etmektir.

Öteden beri din ‘i inançları istismar edilen
Anadolu insanımıza ! bu çalışmalar, din elden
gidiyor tarzı asılsız suçlama ve karalamalar ile
anlatılmaktadır.

Oysa.. perde arkasında, meydanın boş
kalması arzu edilmektedir. Böylelikle, çıkar
sahipleri kendi inanç ve düşünce sistemlerini
bu topluma, ve dahi Dünya toplumlarına
mukavemetsizce empoze edebileceklerdir.

Müslüman kardeşlerimden.. bu projeye
destek çıkmalarını bekliyorum. Zaman,
iletişim çağıdır.. atası bir olan insanlık,
birbirini anlama çabası içerisinde kültürler
arası köprüler inşa etme yarışında olmalıdır.

Aksi halde.. hoşgörünün, anlayışın eksik
kalacağı bir ortamda yaşamak: Doğal
kaynakların günden güne yitirilmesiyle
beraber.. bütün milletleri karşılıklı
hasım haline getirecektir.

Gelin.. bu imkan ve nimetten istifade
ederek ! son din olan İslâmiyet’in, güzel
bir şekilde bilinmesine tanınmasına..
ve Dünya huzurunun, barışının tesisine !
sizler de katkıda bulunun.. .

Meseleyi bu yönde tahlil edemeyen
büyüklerime ve küçüklerime yönelik
bir rica, ve acizane bir davettir.

Saygılarımla,
Kâzım Mızrak