(A Song of Early Spring)
(kedi ile olmaz)
*****************************************
Aşka tanım uydurma gevezeliği yerine, onun izlerini sürüp, bıraktığı kokuları analiz etmeye uğraşacağız. Çünkü, tanımla uğraşacağımız ve onda kaybolacağımız yılları tecrübelerimize gömdük.
Aşkı tanımak için, tek yol onu tatmak… hani klasik olarak, "o anlatılmaz yaşanır" gibisinden. Yaşanır yaşanmasına da, "oh ve off!"ların düşündürdükleri nolacak? Düşünce, söze-yazıya- döküldüğü kadar düşüncedir.
Öyleyse?
Aşk bakir(e)lerinin burada diyeceği bir söz olmaz. Ama, aşkzedelerin yanıklarında, “gizli sanığa” karşı protesto metinleri yazılı…
Aşkın pratik yaşamımızı etkileyen nedenlerini mıncıklamak ve onun açtığı yaraların sıcaklığına ve yanığına püskürtebileceğimiz nefesleri üst üste koyabilmenin söz birliğine varabilmek….
Karşılıklı arabesk ağıtlar yakmanın edilgenlik yanından bir miktar yarar ummak, asıl dertleşmenin odağında, bir çeşit “metal tepki” boşalımını da hissedebilmek...
Her yetişkin insanın yaşamında, en az bir kez, (ve birçok kez) kaçınılmaz “aşk yanığı” olabilmekte.
Her insanın, aynı desenli aşk kapısından girdiğini düşünsek de, tıpkı bir itfaiye eri gibi, yangından çıkışlar farklı renkte olabilmekte.
Öyleyse,
*Nasıl aşık olunuyor?
*İlk etki-tepki kıvılcımlarının insan üzerindeki kimyasal değişimlerinin ruhsal egemenliğe dönüşümü nasıl oluşuyor?
*Coşkular nereye kadar?
* Hüzünlerin tetikleyici virüsleri ilk vuruşu nasıl yapıyor?
*24 saatlik sürede, aşığın üzerindeki etkileri nelerdir ve insanı dış çevreden nasıl soyutluyor?
*Ya aşık olunanın ne kadar umurundadır aşığın 24 saatlik teslimiyeti?
*Aşık olmanın konumu var mıdır? (yasak aşk dedikleri)
*Adliye mahkemeleri, bir köpek sesinin komşuya verdiği rahatsızlığı “muhakeme” eder de,
yaşanan bunca acıların karşılığında, bir “aşk mahkemesi” neden kurulamaz da, çözümler kül olmaya kadar iteklenebilir?
bu soruların yanıtlarını, aynı sayfaya iliştireceğiz. Öncelikle, ilgilenebilecek konukların uyarıcı yorumlarına ihtiyaç vardır. Saygılarımla
13 yorum:
merhaba
nietzsche'nin bir ifadesi var "seni seviyorsam sana ne bundan!" diye... blogumun ilk osmanlıca metinleri arasına koymuştum. sevgide böyle bir taraf var. -hazır konuyu da bulmuşken bir şeyler yazayım :)-
sen bir tarafta kahrolup dururken sevdiğiniz insanın hiç umurunda değildir. yaşadıklarımı düşününce bu söze daha da bağlanıyorum. tek tarflıdır aşk. ama her zaman mı? o konuda bir fikrim yok açıkçası... ama bazen öyle bir şeyler oluyor ki sevdiğiniz insanla bütünleşiyorsunuz. bir ara sıkıntı basıyor yüreğinizi. sebebi ortada yok! sonra öğreniyorsunuz ki sevgilinizin canı sıkılmış! sevgili de aynı şeyleri hisseder mi? bu soruya da bir cevap yok...
aşkların kahredici bir yönü var... inşadan ziyade bir yıkım sözkonusu... özellikle platonik aşkların sanatsal yaratımı arttırdığı söylense de buna pek inanamıyorum... ya da şöyle diyelim böyle bir aşkın sonunda ne gibi bir ürün ortaya çıkabilir?
bir de aşkların baazılarını irezil bulup aşağılayanlar var... böyle de aşk olur mu filan gibi laflar... olur efendim olur bal gibi de olur! bizim elimizde değil ki aşk! yarın hiç ummadığım bir şekilde hiç ummadığım birine aşık olabilirim. hemen aklıma geldi yazayım bunu da:
erkek dişi yoktur muhabbetin dilinde
hakkın yarattığı her şey yerli yerinde
nazarımızda kadın erkek farkı yok
eksiklikle noksanlık senin görüşlerinde...
sevi-yle
herkez askin ilk bakisda oldugunu düsünür nedense...Bense insanlarin önce birbirlerini severek basladiklarini ve bu sevginin sonrasinda aska dönüstügü inancindayim.Bana göre gercek olan ask budur...
Digeri ise hani su körü körüne olan, gözünüzün baska hic bir seyi görmedigi, sadece onunla birlikte olmayi düsündügünüz hayatin tek anlaminin o oldugu o kalp carpintisini, gercek aski yasamayincaya kadar ask sanirsiniz.
Daha önceden de demistim sanirim.icimizde bir yerde bize zor gelen seylere karsi bir saplantimiz var.Asik olunca aci cekilecegi sanilir yada aci cekilmeyen bir askin ask olmiyacagi...Ama bence ask sevgiliye duyulan sevginin yaninda huzuruda temsil eder.Ask mutlu olmakdir.Mutlu olmak huzurlu da olmakdir .Öyle ise asik olmak ayni zamanda huzuru da bulmak degil midir?Bence ask firtinadan ziyade dinginlikdir.Bunu sadece hem firtinayi hemde dinginligi yasayabilenler ayird edebilir diye düsünüyorum.
bir önceki yazdiklarima biraz ters de olsa asagidakini paylasmak isterim;
ask kelimesinin asli arapca da "âşekâ" dan geliyormus.
âşekâ: bir agaci saran ve besinini agactan alan ve zaman icinde agaci kurutan ve olduren sarmaşığa denir..
Aski icin kullandiklarina göre buradaki ince anlami göz ardi etmemek lazim ;-)
Zihni Bey,
Bloğumdaki yazılardan birine yapmış olduğunuz yoruma, yanıt gibi bir yorum geldi. Haberdar etmek istedim:
Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Fermuar Yorumu
Merhaba "denize dek ırmaktır adın",
(şu takma adınızın bir özetini çıkarbilsek:))
nietzsche'nin bir ifadesi var "seni seviyorsam sana ne bundan!" diye...
Evet arkadaşım, Nazım Hikmet'in,
"ben elmayı seviyorsam, elmanın da beni sevmesi gerekmez ki" deyişini anımsatıyor.
"..hiç umurunda değil" buradaki "HİÇ" sözcüğüne karşıdır benim muhalefetim. İnsan, yürek taşıyorsa, onun fonksiyonlarından biri olan sevgi hatırına umursamaktan ne zarar gelir ki?
Biri beni seviyor ama, ben umursamıyorum? Ben eşeğin tekiyim:). Tersiyse, o dur eşeğin teki... Oysa, acılar ilgiyle azaltılabilir. Aşka karşılık vermek zorunda değilsiniz ki.
Bencilin aşkı değil, hesabı ve intikamı olabilir ancak.
Katkınız çok hoş,teşekkürler:)
Sevgili neverland,
herkez askin ilk bakisda oldugunu düsünür nedense...Bense insanlarin önce birbirlerini severek basladiklarini ve bu sevginin sonrasinda aska dönüstügü inancindayim.Bana göre gercek olan ask budur...
diyorsun, evet farklı bir bakış. Bu tespitten bir sonraki konuda yararlanmalıyım.
Ask mutlu olmakdir.Mutlu olmak huzurlu da olmakdir .Öyle ise asik olmak ayni zamanda huzuru da bulmak degil midir?Bence ask firtinadan ziyade dinginlikdir
Gerçekten pozitif bir aşk görüşü, belki de isyanlarımız işe yaradığında, gelebileceimiz noktayı tanımlamışsın. Baştan aşağı dikkate alacağım bu yorumu.
sevgiylekal
merhaba zihni bey, ancak gelebildim. tuhaf muhaf olmayan haller içreyim bugünlerde.
bence bir aşk mahkemesi kurulmalı şuraya acilen. çünkü, bu aşk denen şeyi, ki her ne olduğunu ben henüz tam olarak anlayabilmiş değilim, sahiden bu sırrı çözebilmiş değilim ben, devlet adamlarını, bilginleri, en büyük beyinleri bile mengeneye alan yegane, belki de nihai bir meşgale..
benim en çok üzüldüğüm nokta, aşkın bir ömür boyu sürebilecek güzel dostlukları sekteye uğratması. yakın zamanda böyle bir dostumu kaybettim.
aşkın dürüstlüğüne inanmıyorum. egosentrik bir uğraşı. tüm dünyaya gözlerinizi kapatıyorsunuz ve dünyayla dengeli ve uyumlu yaşantıdan uzak kalıyorsunuz. gördüğünüz şey kendi dünyanız, dünya sizin etrafınızda dönüyor. bu sayede kazandıklarınız da oluyor, kaybettikleriniz de. kazandıklarınız bir işe yaramıyor, kaybettikleriniz geri gelmiyor.
sevgiler
Sevgili Irmak, "hoş döndün" aramıza:)
egosentrik bir uğraşı.
Doğru dedin, aşkın bu yönü üzerinde fazla durulmuyor nedense?
hep tadı ve acısı akıllarda kalıyor. Sevilen keyfi bir süre sonra, sevenin çektiği acılı-özlem kadar oluyor! Sevilenden beklenen ilgi tamamen sınırsız oluyor, hiç durağı olmuyor. Böylece bu yoldan gidiyor acılar-sancılar dünyasına...
Tadmadım diyorsun ama, tanımadım demiyorsun:))
yoo, hayır tattım ve yaşadım ve evet tanıyorum onu. hem de çok iyi. biraz da o yüzden bu sıkılmalar, bunalımlar, daralmalar, kasvetler, sonu gelmeyen yoğun endişeler.
yoo, hayır tattım ve yaşadım ve evet tanıyorum onu. hem de çok iyi. biraz da o yüzden bu sıkılmalar, bunalımlar, daralmalar, kasvetler, sonu gelmeyen yoğun endişeler.
Taze yaraların ilaç imalathanesi olarak düşünebiliriz burayı:))
Ve gelecek "...zedelere" diyeceklerimiz için buradayız bir de.
Ama kızamık gibi her yetişkin bedinin ve ruhun davetsiz misafiridir, kaçınılmaz.
zihni kardeş benim siteye bi göz atar mısın ?
metin poor ve muzmin anonim de yazdım.
Senin siteye gittim ve mesajımı bıraktım.
güzel paylaşım teşekkürler ama birazdaaha video boyutunu düyültürseniz seviniriz.
yumurcak tv
Yorum Gönder