7.8.06

periler ülkesinde-haber kaynağı

(resim açılışı ağırlaştırdığından, kaldırıldı)


Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ‘Böyle sanatın içine tükürürüm’ diyerek kaldırdığı heykel, 11 yıl sonra yargı kararıyla yerine dikildi.
Aksoy, eserin, yerine sessiz sedasız konulduğu haberini Altınparkın önünden geçerken heykeli gören arkadaşının haber vermesi üzerine öğrendi.

İŞTE İÇİNE TÜKÜRÜLEN HEYKEL

Heykeltraş, Gökçek için ise, "Gelir gelmez yaptığı ilk eylem, şahmeran masalından etkilenerek yaptığım müstehcenlikle alakası olmayan melek heykelini parçalayarak kaldırmak oldu. Kendisine göre mermer kısımlarını aldı, kanatları kaldı" açıklamasını yaptı.

7 yorum:

Zeynep Gürel dedi ki...

belki de hayatı, sevgiyi yaşamlarında ıskalamış olanların bilinçaltından gelen tahammülsüzlüğü bu zihni kadeş.

zihni örer dedi ki...

Evet haklısın,
yaşamlarının önemli bir bölümü "kapatmak"la geçer.
Kapanmış eşlere karşılık, "kapatma metresler" o dediğiniz bilinç altındaki yarayı kapatamıyor.
Cinsellikteki önyargı ve abartmalarının nedeni bu olsa gerek.

Adsız dedi ki...

Zihni bey merhaba;
sanırım heykeller ve hatlar karıştı gibi..

Bu heykelle(periler ülkesi) diğer heykel (müstehcen bulunan) 2 farklı heykelmiş..

Bunu anlamsız ve estetik bulmadığı için tükürmüş:))
Diğeri ise cinsel uzuvlar aleni açıkta olduğu için zaten kaldırtmış..

Ben açıkçası sanatın kişisel zevkler ve renkler gibi tartışma konusu olması taraftarı değilim..

Böyle halka açık yerlere de halkın ortak zevkine hitap edecek estetik anlamı olan şeyler konulabilir diye düşünüyorum..

Sedef in de dediği gibi sanatçının özgün fikirlerini serdettiği eserine de müzede sergilenebilme özgürlüğü tanınmalıdır..İsteyen dileyen gidip gezip değerlendirmesini yapabilsin..

Yoksa taleban zihniyetiyle Buda heykellerini bombalamaktan farkımız kalmaz..

Deli Bedri(Baykam) konusunda ise,yaptığı marjinalliği, kesinlikle iğrenç bir davranış olarak yorumladığımı söylemeliyim..
Bir ressamın spermli peçeteyi sergilemesi kadar sapıkça ne olabilir..
Sanat biraz da zerafet güzellik değil midir?
Hadi mesaj kaygısı var diyelim..
Bize spermli peçetesi ile ne tür bir mesaj vermeye çalışmış olabilir acaba???

sevgi ve saygılarımla

Zeynep Gürel dedi ki...

evet mesela çöp tenekesini ters çeviriyor

veya tiyatroya gidiyorsun bi saat hiç kıpırdamadan duruyor,.

spermli peçete iğrenme duygusunu yaratmak için olablir,

sanat mutlaka güzel ve estetik mi olmalıdır ? diye sorabilir ,..

bedri baykam ifrattan tefride gidiyor,.

nereye kadar gidecek ??
cesreti var mı bakalım ?

estirmek püftürmek çok kolay,

adamın biri cesetlerden sergi yapmıştı.

daha ötesine girmeyeceği bir yolda cesaret denemeleri neye yarar ?

Adsız dedi ki...

Sanat, sanat felsefesi, estetik, tamam bunları tartışabiliriz.

...De, ismini verirsem cümlemin devamından dolayı başımın yasal yönden belaya girebileceği malum şahsın bu kavramlarla ilişkisi yoktur. Malum şahıs sanatçı filan değil, düpedüz bir şarlatandır. Vaktiyle Babıali yokuşunu tırmanmakta olan X kişisiyle Y kişisi, yanlarında olmayan bir Z kişisinden sözederlerken, X'in Z'den bahisle "o bir alçaktır" deyişine karşılık Y'nin "ne alçağı azizim, çukurdur o çukur!" deyişi gibi, bu şarlatanın mendili de çirkinlik bile değildir!

zihni örer dedi ki...

Ece merhaba,
ilk giriş yazısında dediğim gibi benim hafızam da karıştı o heykel nasıldı diye. O günler karikatürize ettiğimiz heykel bana da başka gibi geldi. Ama olayın içeriğini biliyoruz, önemli olan budur derken, güncel haberleri tekrar karıştırdım, sanırım yanılmıyorum. o heykel bu heykeldir, diyorum. Yanılma payını saklı tutarak.
Resmin altına ekledim.

Bu olay tekrar gündeme oturuken, "meşrutiyet dönemindeki sanat tartışmasını" anımsattı.

"Sanat halk için mi, sanat sanat için midir?"

Eveet, bu ikilemin neresinde durulmalıdır?
Seçilmiş bir başkan sadece kendini seçenlerin başkanı olamayacağına göre,
"sanat halk içindir" tezine göre davranamaz. Çünkü, o halk farklı bakışların mozaiğinden oluşmuştur.
Başkan, kişisel düşüncesini elbette belirtebilir ancak, onu kaldırırken, "sanat sanat içindir" tezinden yola çıkmak zorundadır.
Benim, yıllardır kızdığım bir şey daha vardır: o da, seçilmiş bir başkan döneminde kentin biryerlerine konulmuş olan heykel, sokak ve cadde adı, bir anıt... vs. o başkanın tercihine bir sonraki başkan saygı DUYMAMAMKTADIR. Bir eserin üzerine başka bir eser ekleyerek, geçmişin emeğine saygı duyulmalıdır, hizmetin izini yok ederek değil.

"Böyle halka açık yerlere de halkın ortak zevkine hitap edecek estetik anlamı olan şeyler konulabilir diye düşünüyorum.." diyorsun.

Caz müziğinin bir hikayesi var. İsmet İnönü'ye yabancı bir diplomat tarafından hediye olarak verilen bir caz plağını önceleri nefretle ve hatır için dinleyen İnönü, sonraları onun (sanki) hastası olmuştur. Caz, Türk toplumuna böyle girmiştir.

Politikacılar halkın düzeyine inebilir de, düşünür ve sanatçıların, halkın seviyesine (sanat anlayışlarına) inme gibi bir zorunluluğu olamaz, olmamalıdır. Yoksa kültürel evrimleşme nasıl ivme kazanır?
Kaldı ki, tartışmalı bu heykelin mimarı, sıradan değil, ödüller alan biridir.

Adsız dedi ki...

dkjgaSevgili Zihni bey,
Gökçek eğer yukarıdaki heykeli(periler ülkesi) "mühtehcen" bulduysa yobazlık etmiş..Başka tanımlaması olamaz..
Sadece estetik bulmadıysa yine kendi sorunudur,kaldırmakla yine ayıp etmiş..

Fakat bir başka heykel sözkonusu..
Onu bulmaya çalışıyorum..
Asıl müstehcen denilen ve bildiğim kadarıyla bizim ahlaki değer yargılarımıza ters düşen,cinsel organları gösteren ve cinsel birleşmeyi ifade eden bir heykelmiş..
Ben o yıllarda uyuyor muydumkine acep:))Hiç hatırlamıyorum nasıl birşeydi..

Bir tür inatlaşma sözkonusu olduğunu da düşünüyorum..
Halktan tepki gelmediği sürece dokunmamalıydı..
Fakat halkın rahatsız olması sözkonusu idiyse zorla izlemeye mecbur bırakılması da insafa sığmaz..

Nü resimler için de aynı şey sözkonusu..
Ne dersek diyelim bilboardlara Nü resimler asılsa rahatsız olacak bir halkımız var..

Galerilerde sergilenir ve dileyen gezer, yorumlar, para verip evine asar..
Ama şu andaki mevcut sosyal yapımızla tepeden dayatma bir sanat da faşizm olmaz mı?

Dolmuşta dinlemek zorunda bırakıldığımız kalitesiz tınılar gibi birşey olur bu durum..
Genelin zevkine ve isteğine saygı duymak, kaosu kısmen de olsa önleyecektir...

Yobazlığa hayır!
Fakat yozlaşmaya da hayır!

saygılarımla