27.10.06

EŞİTLİK ÜZERİNE

iş tutan-şefkatli el
sille vuran faşist el

Eşitlik istiyoruz” diyenlere, “beş parmağın beşi bir mi” diyorlar. Devam ediyorlar eşitlik isteğinin çürütülmesine; şiirselliğin estetiğine sığınarak:“Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa”

Kısaca “eşitlik eyi bir şey değildir” demeye getiriyorlar.

Oysa düşünmüyorlar ki eşitlik isteyenler, “eli iş tutanlardır”.

Oysa bilmiyorlar ki, iş tutarken iş aleti avuç içine alınır.

İş aleti avuç içine alınırken beş parmağın beşi de yumulur.

Yumulan parmakların boyuna bir bakın hele? Eşit olduğunu göreceksiniz

Hadi bir deneyin, görün, iş tutar gibi yapın parmaklarınızı; ya da bir kalem tutun.

Göreceksiniz kalemin çapında kenetlendiğini beş parmağınızın.

Ve düşünce ürünlerinin mürekkep biçiminde aktığını... ya da aletin sapını...

alın terinin toprağı suladığını... parmak uçlarınızın birbiriyle koklaştığını...

Oysa iş tutmayan parmaklar, tokat atan, tokat atar gibi duran, tokat atma hastalığına yakalanan, açık ve düz parmaklardır.

Asalaklarla çalışan parmaklar eşit olamazlar elbette.

Eşit olmayan parmaklar onlarla bunların parmaklarıdır. Onların parmakları kendi aralarında da eşit değildir şekilde gördüğünüz gibi.

Açın parmaklarınızı, sille vurur gibi yapın, göreceksiniz iş aletinin ya da bir kalemin elinizden düştüğünü ve ölçün de görün beş parmağınızın eşit olmadığını ve eşitsizliğin ne işe yaradığını...

Asalaklar geçim derdi için avuç içlerini kullanmazlar bilirsiniz. Onlar, “armut piş, ağzıma düş” biçiminde yatarlar, onu da bilirsiniz.

Onlar düzenlerini hep sağlama almak isterler; aynı zamanda meşruluk gömleği giydirirler demokrasilerine.

Onlar seçilmek için “vatandaşım OY” derler. Oysa “oyulan” hep vatandaşı olur.

“Düzen bozuktur” dese de vatandaş, onlar hiç değişmezler. Onlar oySA, buySA “düzülenler” hep vatandaş olur.

Her şey böyle akıp giderken, Eşitliğin, insanların fırsat ve temel haklarını kullanabilme kapsamından,

parmak uçlarına taşınması Bu düzenin sürdürülmesine yetiyorsa, ben yazımı (sözümü) geri alıyorum!

ZİHNİ

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yani?

Herkes aynı yetenekte mi doğuyor?
Bu durumda Orhan Pamuk'u yakmak sice eşitliği sağlar mı? Öyle ya! Adm Nişantaşı çocuğu, babadan zengin, onun yazra olmasıyla fakirin yazar olması bir mi?

Eşitlikle ilgili yazınız son derece muğlak ve kaçamak, kusura bakmayınız...

Açıkça söyleyin: " Kardeşim ben benden fazla kazanan komşumun mallarından bir kısmını kendime gasp edebilmeliyim! onun önceden akıl etmesi HAKSIZLIKTIR!" deyin.. hadi deyin...


Kanun önünde eşit olmak... Yapılan kötülüğün korunmaması, kayırılmamasında eşit olmak neyinize yetmez?

Fırsat eşitliği sizce mutlak olarak sağlanabilecek bir eşitlik midir?

Fırsat eşiliğindn dem vuranların gizli vahşeti esasında ütün senginler soyarak fakirlere dağıtarak fırsatları eşitlemekten gayrısı değildir, bunu söyleyecek kadar erkek değildirler hepsi bu...

MEB parasız yatılı okul sınavları yapar mı? Yapar.. Bazı fakir aileler çocuklaırnın okuması için imkânlarını kullanır onları bu sınavlara sokar mı, sokar..

Köyünde 300 koyun otlatıp çocuklarının geleceği konusunda her birini birer çoban edip kahvede kaykılmaktan gayrı fikri olmayan, fakirlik edbiyatı yapan adam, hayatında 300 koyun parası biriktiremeyecek ama çocuğunu okutmakiçin imkânlarını kullanan adamdan geri kalıyorsa bu "eşitsizlik" midir?

Zihni bey'in "eşitlik" idealleri dünyada komünist diktatörlüklerin kan göllerind eherkesi istisnasız boğarak gerçekleştirilmeğe çalışılan eşitliktir.

Bence blogun adı: "Morg Sokağı" olabilirdi.. Nihayetinde bütün " hümanist" fikirlerinin bizi götürebildiği tek yer orası.. Burası jakikaten hayatın sıcaklığından uzak...

Zihni Bey, beni son görüşünüz, bir daha sizin ölüm sessizliğinizi bozmayacağım...

Faşizm içimizde İspanya'da falan aramayın...

zihni örer dedi ki...

Sn. Afşar Bey,
Öncelikle hoş gelmediğiniz, son cümlenizden (daha net) anlaşılıyor ama, yine de ev sahipliğinin nezaketinde bir hoş geldiniz diyorum.

Burada eleştiriye benzer kurduğunuz cümlelere cevap versem mi vermesem diye bir hayli düşündüm.
Yazılarınızın özüne, önceden biçimlenmiş bir ruh halinizin fotoğrafı yansımış. Bunun suçlusu ben miyim (blogunuzu ziyaretimden dolayı) yoksa başka bloglarda birikmiş öfkenizin son durağı olma “kader”ne mi, bilemiyorum?
O durum her neyse, biraz rahatlamanıza neden olabilmişsem, hanenize kazanç sayılsın.

Yazdıklarınızı yine de ciddiye alıp, sorularınıza kısaca cevap vermek durumundayım.

Herkes aynı yetenekte mi doğuyor?
Yetenek eşitliğinden henüz söz etmedim. Yetenekler bir sonuçtur.

Bu durumda Orhan Pamuk'u yakmak sice eşitliği sağlar mı?
Orhan Pamuk’u değil de, öncelikle bu ülkede kuru otları yakmalı. Yani, “kendi ölüsü dururken, ağanın ölüsüne ağlayanları”
Hayır vazgeçtim, onları da yakmayalım, bu ülkede istersen “ilerici aydınları yakalım”. Çünkü, “aydınlar yanmazsa karanlıklar çıkmaz aydınlığa”. Dolayısıyla Orhan Pamuk da yakılabilir:

Eşitlikle ilgili yazınız son derece muğlak ve kaçamak, kusura bakmayınız...
Eşitliğin kendisi muğlaktır sizce. Kusura bakmadan hatalarınızı nasıl hatırlatabiliriz:)

Açıkça söyleyin: " Kardeşim ben benden fazla kazanan komşumun mallarından bir kısmını kendime gasp edebilmeliyim! onun önceden akıl etmesi HAKSIZLIKTIR!" deyin.. hadi deyin...

Bu paragrafı, sizin gibi “düşünce üreten” birine yakıştıramadım. Böyle mi anladınız konu içinde söylenenleri?

Kanun önünde eşit olmak... Yapılan kötülüğün korunmaması, kayırılmamasında eşit olmak neyinize yetmez?

Kanun önünde eşit olmak, ama diğer farklılıklardan dolayı o eşitliği kullandırmamak. Servetin kudretinden söz ediyorum. Bu kudrete bir şekilde sahip olduğu sürece egemendir. Yasa yapıcı da yasayı kullandırıcı da odur.

Zihni bey'in "eşitlik" idealleri dünyada komünist diktatörlüklerin kan göllerind eherkesi istisnasız boğarak gerçekleştirilmeğe çalışılan eşitliktir.

Kocaman bir tercüme hatası. Ana yazının neresinden çıkarılır bu anlam?

Bence blogun adı: "Morg Sokağı" olabilirdi.. Nihayetinde bütün " hümanist" fikirlerinin bizi götürebildiği tek yer orası.. Burası jakikaten hayatın sıcaklığından uzak

Kabusunuza bir çözüm bulabilirsiniz umarım. “Bir dahaki gelişinizde davul-zurna bulundurabilirim” diyecektim ama, bu zahmete sokmuyorsunuz şimdilik:
Zihni Bey, beni son görüşünüz, bir daha sizin ölüm sessizliğinizi bozmayacağım
Müzik ve şiirle aranız nasıldır merak etmeye başladım.
saygılar