Üniversitelerde “türban yasağı”nı kaldıran yasanın tartışıldığı bu günlerde, anlam kargaşası üzerinden yol alınmaya çalışılması, salt oy kaygısının, etik ilkelerin üstüne çıkarıldığını gösteriyor.
Bu tartışmalarda sorun olan iki şeyden biri, tavırların iki yüzlü seyretmesi, diğeri dayatmaların özünde yatan sorunların tartışmaya sokulmaması...
Konunun özü olan ayetlere girilmemiş olmasının nedeni, bilgi yerine doğmatik bağlılığın, çoğunluk üzerindeki bilinç dışı etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu da oy potansiyeli olduğundan, kaynaktaki muhataplarını/avını “ürkütmeme” taktiği öncelik kazanıyor.
Demokrasilerin en çürük yanı, oy çokluğunun bütün değerlere egemen olmasıdır….
Çokluk, yaşamın her alanında her zaman kaliteyi ve yararlılığı sağlamadığı kabul edilmelidir.
“türban ve özgürlük” ….
Muhafazakar tarafın çabasında, “Türban özgürlüktür” diye bir iddia kamu oyu önünde yoktur ama, dar alanlarda "asıl özgürlük islamdadır" diye iddialara rastlamaktayız.
Karambol tavır akorduyla, karşı tarafı “yasakçılıkla” suçlayarak ileri adımlar atmaya çalışmaktadırlar. “TürbanA özgürlük” ile “Türban özgürlüktür” arasındaki farka inilmemesi anlamlıdır.
Kemalistlerin politik öncüleri ise, tıpkı politik türbancılar gibi, oy kaygısı ve “rejim rövanşı tehlikesi” nedeniyle, açıktan “özgürlüğün asıl tehdidi türbandır” demek yerine, (birkaç akademisyenin dışında) “laiklik elden gidiyor” ya da “türbanlılar çoğunluğu sağlarsa türbansızlara baskı yaparlar” gibi yüzeysel kaygılarla birşeyler anlatmaya çalışıyorlar. Türbanlıların tamamının kendilerine oy vereceklerine inansalar, sanki herşey süt-liman olacak.
Özgürlük nedir?
En genel haliyle, özgürlük, bağlı ve bağımlı olmama, dış etkilerden(etkenlerden) bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma halini dile getirmektedir. Buna paralel baska bir gündelik tanımı, insanın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncelerine göre belirleyebilmesi, ve kendi seçimlerini kendi iradesiyle yapabilmesi olarak belirir. Burada özgürlük bir irade özgürlüğüdür.(wikipedi)
Sözlük'te "özgürlük" şöyle tanımlanmaktadır:
"1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî.
2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet."
Özgürlük bu imiş, ya türban nedir?
Türban, “genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, başa veya fes, kavuk gibi bir iç şapkanın üzerine sarılan uzun baş örtüsü.” Diyor wkipedi, ama bir kumaş boyutu değildir asıl tartışma yaratan. Öyleyse, bağlaycı emir hükümlerine bakalım:
Nur :31, Ahzap:33-59, Nisa:34 gibi ayetlerde, kadının iradesi tamamen hiç olarak görülmüş, birer emirden ibarettir.
Kadın, eğer türbanı dini inanç gereği taktığını söylüyorsa, bunun bir zorlama olmadığını iddia etmesi bir çelişkiden öte, ilgili ayetleri inkar anlamına da gelebilir. Çünkü, örtünmenin icadında kadın iradesi değil, tamamen erkek iradresi vardır. Ayetlerin açıklamasında da görüldüğü gibi, erkekleri tahrik etmekten uzaklaştırmak amacıyla kapanmanın emredildiği söylenir. Oysa tahrik olmama (yada kendine hakim olma) zorunluluğunu erkeğe yüklemek yerine, kadının "cazibesi"sorumlu tutulmuştur.
Bunun özgürlükle ilgisini şu cümlelerle kurmaktadırlar. “Asıl özgürlük, Allahın emrine ve peygambere itaat ile mümkündür” gibi içini doldurmak gereği bile duymayacakları bir söylemdir.
Oysa imanın özgürlükle ilgili bir kaygısı yoktur. İman sorgusuz sualsız bağımlılıktır.
İşin asıl tehlikeli boyutu, inanç olarak yaşanan kuralların türban ile sınırlı kalamayacağı… İnaca giden yolda ayetlerle ve hadislerle desteklenen o kadar katı kuralların adım adım ilerledikçe, savaşan şeriata kadar dayanacağı beklentisidir. Bu günkü ivmeler, düzenin, toplumun temel gereksinimlerine cevap veremeyişindeki acizliğinden yararlanılarak, "düşmanı kendi silahıyla vurmak” avantajını kullanmaktalar.
Üniversite okuyan dindar gençler, "ya türban ya diploma" zorlaması karşında tercihlerini tavizsiz olarak, türbandan yana göstermektedirler; istikballerini öldürmeyi göze almaktadırlar. Oysa, aynı düzen içerisinde faiz sisteminden, dolayısıyla yabancı paraların gücünden alabildiğine yararlandıkları görülmektedir. Dinin karşı emirlerine rağmen birçok dini kuralları "darül-harp" kapsamına alabilmektedirler. Örnekler çoğaltılabilir.
Bunlar gibi daha bencil çıkar içeren kurallarda taviz verilirken, okul çatısı altında türbanı, ilim-bilim kurumlarının üstüne çıkarmaları, konuyu görünenden daha karmaşık hale getiriyor.
devamı burada
1 yorum:
Zihni Bey, ayni anda ayni konuya dalmisiz : -)
Gelismeleri cok endiseli bir sekilde izliyorum.Aslinda bu benim AKP den bekledigim bir atakdi. Ilk dönemde boyle bir saldiriyi kendilerine oy veren (sagin solundakiler) digerlerini ürkutmemek adina yapmadilar ama ikinci dönemdeki halk destegiyle kendilerine gelen güvenle öncelikli olarak zaten var olan seriat odakli bir rejim kurma ideallerini ortaya cikarmaya basladilar...
İlahiyat profesörleri başörtüsünün emir olmadığını, Hz. Peygamber’in kadınlardan da bu şartı istemediğini, tesettürün-türbanın “sahabe”lerden bugüne bir gelenek olarak, özellikle Arap Kültürünün bir uzantisi olarak ülkelerinde sürdürülerek geldiğini defalarca açıkladılar.
Araplarin kültürlerinde olan bu adeti , din adina insanlara ,kadinlara dayatmak dinden cikmak, Allah a karsi gelmek degil midir?
Artik su geldigimiz durumda basi kapali kadinlar daha cok Müslüman biz daha az mi Müslümaniz yani?
Ben isin dini kismina cok dalmadan önce sunu hatirlatmak istiyorum; Artik Türkiyenin rejimi degistirme konusunda dügmeye basilmisdir ve ülkemiz geri dönülmez bir yolun baslangicindadir , hatta girmistir.
Isin en kötü tarafi Askerin haricinde AKP nin karsinda bu yolu kesecek baska kimsenin olmamsi..MHP!! CHP!! MHP nin neden böyle yolda AKPnin yaninda oldugu ayri bir tartisma konusu olabilir ama CHP nin artik politikalarini degistirme zamani geldi de gecti bile...Bu zamana kadar yaptigi hersey AKP nin daha guclu hale gelmesinden baska bir seye yaramadi..
AKP ve Tarikatlar dört koldan geliyorlar artik, nasil durdurabiliriz onun cözümünü düsünmek lazim...
Yorum Gönder