4.11.08

gülümsemenin enerjisine tetiklenmek

Ara sokakta yürürken, 14 yaş civarı bir çocuğun bana doğru ilgisi ilgimi çekti.
Hayır, ben O’nun ilgisini çektim; hayır o, hayır ben… hayır…
her neyse, çekiştik işte….

Bir anda oyununu terk edip, YILIŞIK bir görünümle bana doğru yaklaştı…
Acaba “spastik engelli” miydi?
Hayırdır inşallah!
Bu yaklaşımın tonunda bir ısrar vardı ki,
Israr-esrar-esrarengiz…
diyalog farz oldu artık.
-Adın ne?
-Cengiz…

Yoksa geçenlerdeki gibi,
“abi bir liran var mı? iki gündür açım da…!!”
diyen adamın “geçim sıtratejisi”yle mi buluşmuştum?
Günde 20 kişiden istenen 1 lira, garantili yövmiye doğrulturdu,
hiç kimse 1 liracığın yorumunu da yapmazdı… gibisinden düşünmüştüm.

Ama, 20 kişiden kaç kişinin aklına gelirdi o ünlü Çin Atasözü?
“Bana balık ikram edeceğine, balık tutmasını öğret”
Tabi bir kereye özel (gerçek açlık olasılığına karşın) yemeğini de yedirerek.

Hayır efendim, yanılmışım, “bu yılışık çocuk” başka meramı dillendiriyordu:
-Abi, sen hasta mısın?
-Öyle mi görünüyorum?
-He abi, çirkin görünüyon; aha hastane şurada yakın…

Farkındalığa tetiklenmekti bu.

-Yok Allaha şükür, hiçbir derdim sıkıntım yooookk (memleketin derdinden başka).
-O zaman gülümsemeyi öğren abi; suratın çok asık!
-Kurusun diye asmıştım ama kuruturken yakmışım demekJ)

Gerçek şu ki, Çocuğun alnından öpmek geldi içimden ama,
elini dostça sıkmakla yetinebildim.



Gerçek gülümsemenin resmini yerli ve yabancı sitelerde bulamadım.
Demek, gülümsemek kolay olsaymış, ayaklara düşermiş.

* * *
Tebessüm:GÜLÜMSEME:
Vikipedi'den

Tebessüm veya gülümseme, fizyolojide özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesidir. Gülümseyen bir simaya veya sık sık gülümseyen bir kişiye mütebessim veya güleç denir.
İnsanlar arasında özellikle zevk ve eğlencenin ifadesi olsa da, istemsiz (gayri ihtiyari) olarak endişenin (
anksiyete) ifadesi de olabilir. Gülümsemenin kültür farkı gözetmeksizin, belirli uyarıcılara (stimulus) verilen normal tepki olduğuna dair birçok kanıt mevcuttur. Çoğunlukla gülümsemenin nedeni mutluluktur. Birçok çalışma gülümsemenin doğuştan gelen bir tepki olduğunu, ve hatta insan ceninlerinin (fetüs) gülümsediğini göstermektedir; yine de vahşi çocukların genellikle gülümsemediği bilinmektedir, bu var olan tezlere karşıt delil olabilir.
Hayvanlar arasında, dişlerin gösterilmesi, gülümsemeye benzese de genellikle tehdit etmek için yapılır veya teslim olma işaretidir.
Gülümsemek sadece yüz ifadesini değiştirmez,
beynin fizik ve duygusal acıyı azaltan endorfinler üretmesine neden olur ve böylece esenlik hissi verir./

12 yorum:

Eleştirel Günlük dedi ki...

Ilginc bir yazi olmus bu? Masal gibi. Gercek sahi degil mi? Gercekten basinizdan gecti degil mi?

Ilgincligi suralarda

1) Gercek mi sorusunu sorduruyor
2) Bu tip durumlarda hep bilge, yasli,sakallari agarmis, erkek kisiler gelir. Bu defa bir cocuk.
3) Bu bilgeler yoktan var olurlar gibi gelirler/ Seninkisi sokakta oyununu birakip geliyor
4) Sana dile benden ne dilersen de demiyor. Gulmeyi ogren diyor...

Sormali gulmeyi ogrenmenin epistemolojisi var midir ki? O mutlulugun resmini yapabilirmiymis? Ogrenince oyle her istediginde gulunuyormuymus?

Ilahi cocuk...

zihni örer dedi ki...

Bu olayı gerçekten yaşadım.
Aradaki örnek olayı da... hani şu 1 lira konusunu.

Sormali gulmeyi ogrenmenin epistemolojisi var midir ki? O mutlulugun resmini yapabilirmiymis? Ogrenince oyle her istediginde gulunuyormuymus?
Bu soruların cevabını sözcüklere sığdıramayacaktır belki ama, henüz çocuk ruhuyla, yetişkinlerin kirli dünyasına inat, gülümsemeye birkaç yaş daha devam edecektir.

aysema dedi ki...

Ben en çok "farkındalığı tetiklemek" sözünü sevdim.

Bazan bir olay, bazan da küçük bir çocuk... Yeter ki bakalım, duyalım,söyleyelim ve uygulayayım.

"Kral çıplak" diyen de bir çocuk değil miydi?

Her şeye karşın gülmeyi unutmamalıyız. Bu belki de olumluyu da görmemizi sağlayacak?

Hiç olmazsa çocuklar bizimkinden daha güzel yönetilen bir ülkede mutlu yaşasınlar. Yüzlerindeki gülümseme eksik olmasın.

Dostça yaşayın.

pRncfRn dedi ki...

Gerçek mi ki bu hikaye? :)

zihni örer dedi ki...

Kulağımıkerim çarpsın ki doğru:))

asliberry dedi ki...

Zihni Bey, Yaman da suratımız asık olunca hemen sorguluyor. Bu hoşuma gidiyor. Yani hep gülen bir yüzle dolaşmak ne kadar zor olursa olsun, demek bu alışkanlığı en azından Yaman'a kazandırabilmişiz. Gülümsemeyince bir şeylerin ters gittiğini düşünüyor. Asıl sorun şu, bir şeyler ters gitse de gülümsemeyi elden bırakmaması gerektiğini nasıl öğreteceğim?

zihni örer dedi ki...

Asıl sorun şu, bir şeyler ters gitse de gülümsemeyi elden bırakmaması gerektiğini nasıl öğreteceğim?

Birşeyler ters gittiğinde tabi ki bir refleks olacaktır, olmalıdır da bana göre. Suratını asmazsa duyargalrı çalışmıyor demektir.

Asıl sorun bu durumda gülümsemek değil, surat asıklığı erken savmanın yolunu bulmak. Ters giden birşeylerde hızlı düşünmek ve pratik davranmak önemli olmalı.

Hani, gülümsenmesi gerekmeyen yerlerde gülümsemeye ne denirdi:bizim orda "sırıtmak" denir.
Özetle,
Sırıtmak gazabından korunmak için, öfkemizi özgür bırakmalıyız ama, çıkış yolu için bir yöntemi hızlı bulmalıyız. Nasıl bulmalıyız? dersen, konuya özel çıkış yolu mutlaka bulunur.

zihni örer dedi ki...

Ek:
Yaman'ın beklentisi iyi bir otokontroldür bence. Büyükler, "sorumluluk-üretim" mengenesi arasında zamanla surat asacak, değişken psikozlara girecek. Yaman bu sürecin kısaltılmasında önemli bir etken olacak. Bu durum böylece denge içinde sürüp gidecek....

... dedi ki...

yüzümüzde;
gülerken çalışan kasların sayısı............15
yüzünü buruşturduğunda çalışan kasların sayısı............43
olarak belirlenmiş. dolayısıyla gülerken daha az kasımız çalıştığına göre gülmek daha kolay bir eylem olarak kabul ediliyor. tartışılabilir.

gülümseme ile ilgili bir yazdığım yazımda gülümsememin teoremini açıklamıştım..blogu genele kapattığım dönemlerde tekabül ettiği için fotoğrafımı da eklemiştim yazıya.

zihni örer dedi ki...

mesleğime başlamadan önce yeterince gülümseyen biri değildim. ne olduysa çocuklarla beraberken oldu. çocuklardan bulaştı bana gülümseme eylemi. şimdi çevresine gülücükler yayabilen bir insan oldum çıktım.

Diye başlamışsın kendi blogundaki makalde. Çok içten, dürüst ve uyarıcı bir makaleydi o. Daha ötesi, aynı konuyu benzer tepkilerle işlemiş olmak iyi bir rastlantı:)
Çocuklardan öğreneceğiz bu davranışı öyleyse. Yitirdiğimiz o çocukluk dönemini arada bir yaşamamız gerekecek.
aslıberry'nin sorusunun cevabı da burada sanırım. Yaman'lar bu işin öğreticisi...

Adsız dedi ki...

Sevgili Zihni,
Gülümsemenin kaybı büyüyor/yaş alıyor olmanın getirdiği bir zorunluluktur diye düşünüyorum. Çoğumuz biri bizi dürtene kadar bunun farkına bile varmayız.
Ayrıca bunun insanların genetik olarak sahip oldukları bir özellik olduğuna kesinlikle katılıyorum, ancak ortam koşulları ya da bizler desteklemezsek kendini gösteremez. Bir de gamze olsa yanakta ne güzel olurdu değil mi :)

zihni örer dedi ki...

Sevgili Bahar,
(gül ve Bahar, ne de hoş ikili)

Gülümsemenin kaybı büyüyor/yaş alıyor olmanın getirdiği bir zorunluluktur diye düşünüyorum.
gül ve gülümseme,
romantik ilişkilerin, mutluluğun ve kendine güvenin soyut ve somut ikilisini oluşturur." demiştim.

Çoğumuz biri bizi dürtene kadar bunun farkına bile varmayız.
Evet, yalnızca dürtülmeye kalmadan çözebilsek onu değil mi:). Ama dediğin gibi, gerekiyorsa dürtmek caizdir.

Ayrıca bunun insanların genetik olarak sahip oldukları bir özellik olduğuna kesinlikle katılıyorum, ancak ortam koşulları ya da bizler desteklemezsek kendini gösteremez.
Genetik ve de dürtmelerle (eğitim de denilebilir, eksersiz de) genetik durum hızaya getirlilebilir mi? Bence evet.

Bir de gamze olsa yanakta ne güzel olurdu değil mi :)

Gamze:)) ruhun görsel imajı olurdu haklısın:)

Yüzünüzden gülümdemek eksik olmasın (zaten olmuyor da sonsuza kadar olmasın:)