3.7.10

ARABESKin kökeni


Düşünceler amaçları doğurur, amaçlar eylemlere dönüşür, eylem alışkanlıları oluşturur, alışkanlıklar da KARAKTERİ belirleyerek, kaderimizi tayin eder./Trion Edwards








Elif Savaş Felsen ile Fazıl Say arasında geçen “arabesk müzik” tartışmasında,

Fazıl Say, özetle şunları demiş:

-Arabesk müzik arabesk yaşam tarzının betimlemesidir. Aydınlığın , çağdaşlığın ve öncülüğün, sanatçılığın sırtına külfetdir. Emek karşıtıdır-duyarsızlıktır ve yaratamamaktır! Etik dışı “yalan dolanla” doludur. Ortadoğu işi- 3. Sınıf ,acındırmaca-tembellik-yeteneksizlik- rant- çamur-muallaklıklar üzerinden yaşar.

Elif Savaş’ın cevabı:

Müzik piyasası denilen şey, herşeyin piyasası gibi kirli. Konu o ise başka. Arabesk müziğe toptan bir müzik çeşidi olarak karşı olmayı anlamam mümkün değil. Arabesk müziğin çıkışının, sevilmesinin sosyal sebepleri var. Blues, hip hop, arabesk, funk, metal, getto muzik asağılandı mı, aşağilanan müziğin ta kendisi oluyor. İyi müzik nereden, ne gelenek ve ne cins insandan gelirse gelsin, iyidir diyorum


Fazıl Say, Kemalistliğin sol yanından bakan biri olarak diyorsa bunları, Kemalist sistem içerisinde protest müziğin başına gelenlerin hesabını da sormalıdır. Mısır filmlerinden aktarılan arap müziklerine getirlen yasakların sonucunda türemişse bu arabesk müzik, yine Kemalist düzenin acemiliğini ve gereksiz yaskalarını da sorgulamalıdır.
Arabesk müziğin bir altyapı ürünü olduğunu söylüyor olsa da, mağdura mı öfkeleniyor, mağdur edene mi burası belli değil.

Elif Savaş’ın arabesk müziğe yaklaşımını, dindarların yoksul varlığından (sadaka kültürüyle) sevap kazanmayı düşleyen yoksulsevciliğe benzetebiliriz.
Müzik piyasasının ticari kirliliğinden şikayet etmesi kadar, arabesk nedenler üzerinde fikir yürütmesi de beklenirdi.

Söz konusu bu müziğin insan duygusunda bıraktığı izi bir tecih kapsamıdan daha fazla boyutunun olduğunu ıskalayamayız.

İşin bu kısmında konuyu tarihi ideolojik, sosyolojik boyutundan çıkaramayız. Çünkü, bir toplumda icra edilen her sanatın altında bir yaşam kültürü vardır. Aynı zamanda sanat, egemen sınıfın diğer sınıfı  kontrol etme aracı olarak da kullanıldığını bilmek gerek.

Geniş yığınların aleyhine işleyen bir alet olarak kullanılan bir ilgi alanıyla karşı karşıyayız.
Nasıl ki kişilerin din ve tanrı inancını değil, bu inancın sömürü aracı olarak kullanılmasını ve farkındasızlığı kınıyorsak, arabesk yaşamın benzer etkilerine aynı duyarlılığı göstermemiz gerektiğini de dikkate almalıyız.

Arabesk müzik, tarihsel, sosyolojik ve ideolojik kökenden ayrı düşünüldüğünde, kültürümüzde, masum bir müzik türü olarak yerini alabilir. Aslına bakılırsa, bütün müziklerin kökeni belli bir kültürün yansıması olduğu anlaşılır. Ancak, müzik türlerinin insan duygu ve davranışlarında yarattığı sonuç bakımından düşünüldüğünde, arabesk müzik türünün pasifliğe, tembelliğe katkısı daha çok dikkat çekmektedir.

Şu 5 maddelik sürecin sonucundan arabesk müziğin doğuşunu teorik olarak düşünebiliriz

1- Toplumsal yaşam gereklerimizin temel taşı olan varlıkların paylaşımındaki adaletsizlik
2-Adaletsizliğin yarattığı ruh hali ve beklentiler.
3-Gücü elinde tutanların toplumun taleplerini dile getirecek olan örgütler üzerindeki fiziksel, örgütsel ve kültürel baskısından dolayı tepkisini hedefe gönderememekten kaynaklı oluşan boşluk.
4-Baskının sonucunda, geniş yığınlarda zor yaşam koşullarına karşı oluşan duygusal tutum, sindirilmişlik sosyal yaşam fark uçurumu.
5- “ilk 4”e bağlı olarak, İlişkilerde yağcılık kültürü, müzik algısında kadere ağıt, duygusal nötürlenme, sürekli kullanılmaya elverişlilik …

Arabesk kültürün özünde, “yangına ağıt yakmak” ama onu söndürmeyi düşünememek gibi bir anlamsızlık vardır. Ya da yangını gözyaşıyla söndürmek ve suya sabuna dokunmamak… yangını ateşleyen nedenler ve kimlikler , arabesk kültürün ilgi alanına giremez

Arabesk kültür (F.Say'ın dediği gibi), çaresizliğin, çözümsüzlüğün ve boyun eğişin sesidir daha çok. Eğlence sektörü (E. Savaş'ın dediği gbi) bu yoğun benzerliğin nemasını toplarken, (dediğim gibi) bir yandan da düzenin kaymağını yiyen egemen sınıfın işini oldukça kolaylaştırmaktadır.
Cumhuriyet tarihinde protest müziğe yapılan baskılar, nasıl ki egemen ve asalak sınıfın çıkar kaygısının bir ürünüyse, arabesk müziğin başına gelmesi gerekenler de bir uyarılma kaygısı yaratmalıdır.

Cumhuriyet devrimi kültürel dönüşümü hızlandırmak için Arap kültürüne tamamen sırt çevirirken, Mısır sinemasından yansıyan arap müziğini Amerikancılık yandaşlığnın sonucu olarak engelleyemedi. Devrime direnenlerin, halk üzerindeki kültürel kalıtımlar üzerine oturmaları zor olmadı. Bu kapsamda Arap müziğini, batı enstrümanlarıyla çeşitlendirerek, bir arabesk sentez piyasasını oluşturabildiler.
Halk sosyal, kültürel, ekonomik olarak ulusal kaynaklardan payını yeterince alamadığından, mevcut düzen ile barışık yaşayamadılar. Böyle olunca,halkın  üzerlerine bindrilen çeşitli baskılarla (darbe vs.) kendilerini arabesk yaşamın içinde buldular.
Başlığımız,”arabesk yaşamdan doğan müzik”idi. Demek ki, arabesk yaşam arabesk müziğin anasıdır. Asıl sorun Ana-evlat arasındaki ilişkiye müdahale değil, anayı kısırlaştırmak olmalıdır.Sanat egemen sınıf için değil, halk için olmalıdır.

12 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

Elif Şafak'ın durduğu yerden bakınca öyle görülüyor demek ki, Fazıl Say ile müzik konuşmaya kalkışması bile ...
"Mitolojideki tanrısal kuş, sınamak istediklerini alır gökyüzüne yükseltirmiş. Onların büyüklük duygusuna kapıldığını gördüğünde de yere bırakırmış."
Selamlar, birileri ülkemizi Elif Şafaklardan korusun!

zihni örer dedi ki...

Sevgili Dost,
bir yanlış anlama mevcuttur burada:)
Elif Savaş ile Elif ŞAfak'ı karıştırmışsınız.
Bunu bir uyarı olarak aldım ve Elif Savaş'ın üçüncü adını da ekledim.

Zeyno dedi ki...

Beğenimi ya da şikayetimi söyleyebilirim ancak, çünkü bu konuda fazla bilgim yok. Sözleri dinlerim en çok, ne anlatıyor? Anlam bütünlüğü var mı? Kaliteli mi? V.s, vs, vs. Pop müziğinde de kulağımı son derece rahatsız eden şarkılar var, saymaya kalksam çok vaktinizi alırım. Ha, bunlar ticari yapılmış şarkılar, biliyorum elbette. Bu yüzden, sanat müziği (adı üzerinde sanat) vazgeçilmezimdir ve türkülerim(iz)tabii ki...

ali zafer sapci dedi ki...

Haklısınız, özür dilerim.

Adsız dedi ki...

Sevgili Zihni, arabesk muzigin ve kulturun varliginin sosyal sebepleri oldugunu Fazil Bey'e yazmistim ama tabii orada ders verir gibi konuyu en ince detayina kadar acacak degildim. :o)

Sevgili Ali Zafer Sapci beni Elif Safak zannederek, tartismanin kendisini bir tarafa birakip, tartisani elestirmis. Acaba simdi, tartismaya giren bir baska Elif olduguna gore ve de soprano Elif Savas Felsen olduguna gore, acaba biraz olsun hakli mi? Yoksa tartismanin kendisi, kimler tarafindan yapildigindan daha mi onemli? Acaba kimin soyledigine gore kelimelerin anlamlari da mi degisiyor, yoksa fikrin kendisinin kendi basina bir degeri var mi?

Sevgiler!

Elif Savas Felsen
www.elifsavas.com/blog

zihni örer dedi ki...

Zeyno,
canın sağolsun, buradaki varlığın yeter:)

Zeyno dedi ki...

Okuduğunu anlamamk buna denir işte, yani bana. Bulanık bir zihinle, Zihni'yi okumaya kalkarsan böyle olur... :)

zihni örer dedi ki...

Biliyorum Zeyno, biraz karmaşık oldu yazı:)
Böyle analiz yazıları bir atışta yazılırsa böyle olur. Tekrar baştan alsam törpülenecek yerleri vardır, farkındayım. O zaman daha anlaşılır olailirdi.

Bu ince eleştiriyi dikkate alacağım söz:))

zihni örer dedi ki...

Sevgili Elif,

buraya ilk ayak basana gül ve kahve ikram ediyoruz:))

Alizafer uğrarsa ne düşündüğünün cevabnı verir sanırım.
Elif Şafak'ı siyah süt romanından tanırım. Tek kelimeyle vasat!

Elif Savaş Felsen ise, blogundaki ayrıntılardan ve birkaç yazısından tanımaya çalıştım.
Taraflardan biri Fazıl Say, diğeri Elif Şafak olursa, Alizafer e hak vermemek elde değil. Taraflardan biri Soprano Elif Savaş Felsen olunca tabi ki, iki müzik otoritesinin aynı konudaki tartışması ciddiye alınır.

Haklısın bence de, düşüncenin kendisi kimin söylediğinden önemlidir ama, bir noktadan sonra düşüncenin güvenliği açısından kaynağı önemseniyor.
Örneğin, bu millet demokrasiyi Kenan Evren'den öğrenecek değildir.....

ali zafer sapci dedi ki...

Sizden de özür dilerim, bu tam bir yanlış anlama; farkettiğimde hemen özür yazısı yazmıştım Elif Savas Felsen.

ali zafer sapci dedi ki...

Bloğunuzda gereksiz bir yazışmaya neden olan yanlış anlama yüzünden tekrar özür dilerim. Saniyorum bloğumdaki "eleştiri" öyküsü durumu açıklıyor. Selamlar.

Adsız dedi ki...

Sevgili alizafersapci, aman estagfurullah, ozur ne demek? Hele benden ozur hic gereksiz. :o)

Ben sadece Elifler'e gore acaba fikriniz degisir mi diye merak etmistim. :o)))

www.elifsavas.com/blog