Hedikliev Blog’da okuduğum Bu yazıdan esinlenerek ve Alanya’da yaşayan biri olarak, “Alanya’da turizm dramı”nı sorgulama gereği duydum.
“KARINI KADIN BASINA TR'YE GÖNDERME SAKIN!”
Başlığının altında, genelde Türkiye’deki, kap-kaç ve sapkınlıkların en yoğun dönemlerde yaşandığı olayın etkisini atamayan yerli ve yabancı turistlerin gözlemlerini yansıtmış; buna paralel olarak Alanya’da yaşadıkları huzursuzluğu dile getirmiş.
Bu kapsamda uzun zamandır gündemimde uyuyan, Alanya’nın turizm krizindeki açmazlarını, nedenleriyle birlikte özetlemeye çalışacağım.
Bu konuyu benden önce daha detaylı yazanlar olmuştur elbette. Ancak, bazı karanlık noktalar var ki, asıl muhatapların ve lobilerin farkında olamayacağı kadar sıcak ve önemli olduğunu düşünüyorum. Benim dokunacağım noktalara dokunan başka bir yazı da okumuş değilim.
Bir yerleşik düzene muhalifliğin yüreğiyle söylersem, tanısı oy’a tahvilli bir konu hakkında çok şey söylenebilir ama, bir anlamda siyasal organizasyonun doğasından gelen hataların itirafı çok zor olsa gerek.
Fazla uzatmadan konuya geliyorum:
Alanya turizmini sosyolojik, ekonomik, magazinel, güvenlik ve siyasal açıdan ayrı ayrı incelediğimizde, turizm paraşütünün nerde arıza yaptığını ve ne yapılması gerektiğini daha kolay anlayabiliriz.
Alanya (ve Antalya) turizm müşterilerinin, Batı Avrupa ve 2003 yılından sonra Rus halklarından oluştuğunu düşünerek, Alanya halkının kültürel yapısı ve inanç değerleri bakımından, bu tür kültür yapısıyla ne kadar barışık yaşayabilir? Kültür zıtlıklarının turizm cazibesine etkisi nedir? Kenti yönetenlerin ve Hükümetlerin turizm konusuna ne kadar adapte olup-olmadığı turizmin sürekliliğini nasıl etkiler? Ya da bunlara alternatif olarak, kendi kültür ve inancımıza paralel olan ülkelere yönelik turizm yatırımın cazibesi var mıdır?
“Ticarette kültürel değil, çıkar ilişkileri geçerlidir” diyebilirsiniz. Ama turizmde öyle olmadığının bir yığın örnekleri vardır.
Bir örnek olarak, mayo konusu var ki birçok sorunun altında duran yaklaşımlardaki, kilitlenmeyi ifade edebilir.
Başkalarını bilemem de bizim halkımızın yaşam felsefesini anlamak için siyasi görüş, inanç ve hatta inancın debisi olan mezhep çeşidi kültürel ilişkinin işleyişi hakkında ip uçlarını verir.
Alanya’nın yerli halkının yaşam felsefesi demiyorum ama, yaşam biçimlerinin biraz karmaşık yapı arzettiğini söyleyebiliriz.
Ayrıca, Alanya’ya doksanlı yılların rüzgar gibi gelip geçen kısa süreli turizm patlamasından pay kapmak için diğer illerden gelen insanların profilleri her şeyden başka! Bütün bunları tek tek analiz etmeye kalkışsam, bir kitap dolusu şeyler yazılabileceği kesin.
Burada çok kısa olarak şunu söylemeliyim:
Süleymancı tarikatı (ya da cemaati) Alanya halkının ticari, siyasi ve güncel yaşam biçimini belirleyen en büyük güçtür. İkinci olarak da nurcu cemaatin etkli olduğu söylenebilir. Bunların dışında, emekli olmuş ya da görevi gereği Alanya’da yaşamakta olan bağımsız insanlar mevcuttur. Buna paralel olarak, siyasi görüşün oy dağılımı da bunun etkisinde, %15-18 civarında sosyal demokrat, geriye kalanlarının tamamının sağ parti içinde pazarlıktan koparabildiği ölçüde ağırlığı olduğu biliniyor.
Dışarıdan (kırsal bölgelerden) gelen genç insanlar ise, büyük çoğunlukla, okuyamamış, okumamış, bir meslek edinememiş, ailesiyle ilişkileri kopmuş, kestirmeden bir yabancı kadınla ilişki kurup avrupaya kapak atma fantezisi kuranlar, kendi yöresinde monotonlaşan muhafazakar hayatın kıskacından kurtulmak ve bir “kaçamak” deneyimi yaşamak isteyen Abazalar…
Bu profildeki insanların bu yörede tutunabilmek için “her işi yaparım abi”ciliğin getirdiği ucuzlukla, apartotellere, lokantalara, otellerin çeşitli hizmet ve temizlik noktalarınai yerel mafya elemanlığına ve benzer her iş kolunda biryerlere sıkışmayı göze alanlardır.
İşletme sahiplerinin, düşük maliyet cazibesinin kolaycılığına kapılıp, kısa yoldan çok kazanç sağlama güdüleri, böyle ucuz iş gücünü çalıştırmakta yarışmaktadırlar. Bu personellere vaadedilen asgari ücret ile çoğunlukla sigorta primleri yatırılmaz, ücretler zamanında ve tam olarak ödenmez.
Geçim zorluğuna düşen çalışanlara böyle bir taciz yöntemi uygulanıp, sık aralıklara değiştirilmesiyle, bir sezon öylece “ucuza” tamamlanmaya çalışılır.
Böyle bir iş gücü ile turist karşılanmakta olduğunu düşünün!
Eski Anavatan Partili, yeni Ak Partili Belediye Başkanı’nın vizyonunun böyle bir turizm kenti potansiyelini yönetecek kapasitede olduğunu düşünüyorum. Avrupa kültürünü özümsemiş, görgülü, çalışkan, vizyonlu olmasına karşılık, hangi dayatmaların etkisiyle yaptığını bilemediğim hataları da, “paralı turisti” kaçıran etkenlerden biridir.
Sade ve yeşili bol olan kentte olağanüstü bir hızda arsa yağmacılığı ve yüksek katlı yapılar, turisti ürküten nedenlerin başında gelmektedir. Yedi bin civarında konut sahibi olduğu sanılan yabancıların, kentte artık daha küçük yerlere kaçışları ve konutlarını satıp gitmeye çalışmaları, “artık buraların koktuğu” çağrışımını yapmaktadır.
Liberal siyasal tercihi olan bir toplumun önderlerinin ve buna bağlı olarak halkının yabancı kültür ile probleminin olması bir yana, özentinin tavan yaptığını bile düşünebiliriz. Malum, bütün ülke Liberallerin kontrolü altında.
Belediye Başkanı dört dönemdir, cemaatlerle yapılan pazarlıkların da sonucu olarak belediye başkanlığını yürütmektedir. Belediye başkanı ne kadar uygar dünyayı özümseyen bir kişilik olsa da, etrafındaki meclis üyeleri ve bürokratlarının cemaat etkisinde olduklarını düşündüğümüzde, çağdaş bir belediyeciliğin sonunu görebiliriz ve görüyoruz da...
Öyle bir açmaz ki, Alanya gibi bir kentin en büyük geliri yabancı turistlere bağlı.
Dünya insanlarının, birçok tabuları aşmış olan hayat anlayışına sahip oluklarını düşünürüz. Turist açısından özgürlüğün icrası, yerli muhataplar açısından da en avantajlı döviz getirisi olduğu kadar, başka kültürlerle entegre olma fırsatı, genel anlamda ana amaçlardan sayılır.
Alanya’nın görsel güzelliğinin altında B. Başkanı’nın vizyonu kadar, turistlerin bu dizayna katkılarının da olduğunu biliyoruz. Ancak, yukarıda dediğim gibi, inşaat curcunası, kentin estetiğini bir çırpıda altüst etmiştir. Yeni yapılan çok katlı inşaatların tam kapasite dolduğunu düşündüğümüzde, alt yapı kapasitesinin asla kaldırmayacağını uzmanlar söylemektedir. Görünen köy zaten kılavuz istemiyor.
Turist bir bölgeyi görmeyi ve orayı tatil kapsamında mutlu olmaya değer bulmuşsa, hizmet kalitesi, turist ile ev sahibi arasındaki ilişkinin sürekliliğini sağlaması açısından önemlidir. Gelen turist fayda-maliyet açısından buradan mutlu ayrılmışsa, ya tekrar gelmeyi deneyecek, ya da bir sonraki nesillere önerebileceği düşünülür. Böylece, bölgesine yatırım yapan halkın da kazanç beklentisi istikrar kazanacaktır.
Bir de tersinden düşünürsek, yani turist parasının karşılığını alamadığını düşünmüşse, o bölge hakkında yapacağı olumsuz propagandanın maliyeti sıfır ama, öfkesinin hıncını nispeten almış olacağı kesindir.
Ekonomik verilere geçmeden önce, Alanya’ya gelmek ve tatil yapmak isteyenler için son durumu özetlemek istiyorum:
Büyük beklentilere göre yapılan turizm yatırımı, yukarıda ve aşağıda anlattığımız nedenlerle, turizm potansiyeli şekil değiştirmiştir. 2003 yılından sonra kuzey ülkelerinden (özellikle Rusya’dan) gelen turistler, sayı olarak sokakları ve sahillleri oldukça şenlendirmektedirler.
Bunun yanında yine Avrupa halkının orta sınıfı da bir şekilde Alanya’dan ayrılmak istemediğini görüyoruz. Yazın 5 ay boyunca plajların nerdesin tam kapasite dolmuş olması, turizmin altın yıllarının görüntüsünü oluştursa da, buna kısaca “ucuzcu turist” denildiğini biliyoruz. Çünkü, artık balonun havası alındı, dinginlik başladı. Önceden kurulu olan turizm altyapısı, normal (orta sınıf) ücretlilerin de tatil yapabileceği hazır bir fırsata kendiliğinden dönüştü. Krizlerden ve iflaslardan sonra yavaş yavaş çekilen (yok olan) mafyalaşma ve kazanma paniği, durgunluğa, sade (güvenli) bir yaşantıya yerini bıraktı. Turizmin şifresini sadece “para vurmak” olarak algılayan ve bunun acısını yaşayan büyük bir kesim sindi,
Rus kadınlarının plajdan mayo ile çıkıp, oteline ya da kiraladığı konutuna geliş yolundaki görüntüsü ve gelirken marketten öyle "kışkırtıcı" bir görüntü ile birkaç yiyecek içecek alması artık kanıksandı (ya da kanıksanmak zorunda kalındı) kimsenin ahlakına falan darbe indirir riski kalmadığı anlaşıldı.
EKONOMİK VERİLERE RAKAMLARLA BAKTIĞIMIZDA,
Alanya’da, 1993 yılından 2003 yılına kadar (10 yıl) turist VE kazanç grafiğinde hızla yükseliş görülmektedir. 2003 yılından başlayan düşüş ise, 2011 e doğru hızla sürmektedir.
Üstelik, yazılı ve dağıtılmış bilgi kaynaklarında, 2006’dan sonraki veriler bulunmamakta ki, bu da iflasın bir çeşit örtü altına alınması anlamına gelmektedir.
10 yıllık süre içinde, toplam olarak turist sayısında 1,9 kat artışa karşılık- dolar gelirinde 1,2 kat artış görülmüş. Buna göre gelirde birim olarak sürekli düşüş ve dolayısıyla da (sayı çokluğunun getirdiği) maliyette yükselme görülmektedir ki, Alanya halkının ve otelcilerin bu düşüşün nedenleri üzerinde yorum yaparken, en önemli noktayı ıskaladıklarını düşünüyorum.
Önemli olan turist sayısı artışı değil, bölgeye giren toplam gelir artışıdır.
Alanya'da 2006 yılında toplam tesis sayısındaki gelişmeye baktığımızda tesis sayısında % 15,3 oranında bir düşüş görülmekle beraber yatak sayısında küçük de olsa bir artış gerçekleşmiştir. Tesis sayısındaki gerileme; özellikle aile pansiyonculuğu, apart otel ve apart pansiyonlarda artan maliyetlere rağmen döviz kurlarında yaşanan gerileme, büyük tesislerin her şey dahil sistemine geçmeleri ve küçük işletmelerin bu sistemle rekabet edememeleri ve sonucunda ekonomik krize girmelerinden kaynaklanmaktadır. Kapanan tesislerin % 55.6 oranındaki büyük kısmının apart otellerden oluşması ve araştırmalar sırasında apart otellerin, apart pansiyon ve pansiyonların büyük bir kısmının konuta dönüştüğünün tespit edilmesi, esnafın büyük bir kısmının turist var ama otellerinden çıkmıyor şikayetleri turizmde bir şeylerin yanlış gittiğini ve acilen bu konuda bir çalışma yapılması gerektiğini göstermektedir.
Buradaki gizli itirafı eyleme ve özeleştiriye dökmeyen Alanya esnafı, daha çok on yıllar beklemeye layıktır. Özellikle bu düşüşün, AKP gibi bir partinin iktidar dönemine denk gelmesi bir rastlantıdan ibaret değildir.
Alanya’da vatandaşın, esnafın bankalara ihtiyaç ve ticari kredi başvuruları rekor seviyesine geldi. Çeklerin ve senetlerin çoğunlukla geri döndüğü Alanya’da işyerleri bir bir kepenk kapatıyor. Veya bir gece ansızın işyerindeki tüm mallar boşaltılarak Alanya terk ediliyor… 2009 yılı Turizm Sezonunun sonuna gelinirken, turizmcinin ve esnafın sezonda kazanç ile tüm beklentileri boşa çıktı. Otellerde doluluk oranlarının yüksek olmasına rağmen turistlerin gelir düzeyinin düşük olması nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Alanya’da işyerleri ise bir bir kapanıyor. İflasların ve intiharların yaşanmaya başladığı, Alanya’da esnaflar bankalarda kredi kuyruğuna girdiler. Turizm sezonunun kötü gitmesi nedeniyle Alanya’da ticaret durdu.
Alanya'da geçtiğimiz yıl 30 bin olan icra dosyası yüzde yüzü aşan bir artışla 70 bine yaklaştı. İcra Müdürlüklerinde bulunan dosyaların fazlalığı nedeniyle görevli olan personeller görevlerini yapamaz hale geldi. Öte yandan borçlarını ödeyemeyen birçok işyeri sahipleri, gece yarısı operasyonları ile ilçeden kaçmaya başladı. Her gece birçok işyeri kapanıyor.
ALANYA'DA 2009 yılının ilk 4 ayında 11 bin 850 icra takibi başlatıldı. 2008 yılından 2009 yılına 3 İcra Dairesi’nde toplam 44 bin 12 icra dosyası devredilmişti. 2007 yılında aylık ortalama 2 bin 741 icra dosyasına işlem yapılırken, 2008 yılında bu sayı 3 bin 667'ye yükselmişti. 2009 yılının ilk 4 ayında aylık ortalama 2 bin 962 kişi icralık oldu. 3 bin 650 icra doyası ise sonuçlandırıldı. 2008 yılından devreden 44 bin 12 dosya ile birlikte 55 bin 862’ye yükselen icralık dosya sayısına göre Alanya merkezde yaşayan 93 bin kişiden yarısı icralık Alanya'da ekonomik kriz
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Alanya Belediyesi tarafından mevcut atıksu arıtma tesisine ilave olarak 5 ay önce yapımına başlanan Sıralı Bio Reaktör inşaatında çalışmalar aralıksız sürdürülüyor.
200 bin nüfusa hizmet edebilecek kapasitedeki 45.000 m3/gün koku ve gürültü kontrollü mevcut kapalı sistem atıksu arıtma tesisine ilave olarak 20.000 m3 / gün kapasiteli Sıralı Bio Reaktör (SBR) sistem Atıksu Arıtma Tesisi’de çalışmalar aralıksız devam ediyor..
200 bin kış nüfusuna 45+20 bin =65 bin m3/gün ve 1,5 kat arıtma kapasitesi yapılırken, ortalama 1 milyon yaz nüfusu düşünüldüğünde, kış nüfusu ile yaz nüfusu arasında 5 kattan fazla bir oran vardır.
Son durum gösteriyor ki, yapılması gereken unutulup, yapılanla övünme cesaretini, tepkisiz ve farkındasız bir kitleye borçlu olanlar makamdalar.
ÖNERİ-SONUÇ
1-inşaat ruhsaltlarına uzun bir süre kesinlikle son verilmelidir.
2-Yeni açılmış olan İşletme Fakültesi bünyesinde, tuzim personeli acilen kursa alınmalı, sertifikası olmayan bir personel asla çalıştırılmamalı.
3-Hiçbir işyeri maliyet hesabıyla insan çalıştırmamalı, çalıştırdığı insanlarda asla ücret ve sigorta sorunu yaşatmamalı, bu konuda denetim çok ciddi yapılmalı.
4-Konut ve iş yeri kiralama işini belediye üstlenmeli (Hollanda'da olduğu gibi) bunun için özel bir birim organize edilmeli.
5-Yerel yönetimler halkla ilişkilerde özel bir çalışma yapmalı, ilgili kararlarda danışma ya da mahalle meclisi oluşturmalı.
6- Güvenlik konusunda özellikle yüksek eğitimli ve yoğunluk oranında yabancı dil bilen polis memuru istihdamı sağlanmalı.
7-Eski yapı binaların yeniden tadilatları için, belediye öncülük yapmalı, toplu tadilat için en uygun koşullar organize edilmeli.
8-Rehberlik hizmetleri lobicilikten kurtarılıp, belediye hizmeti haline dönüştürülmeli ya da rekabet sağlanmalı.
Ek:
Hollanda'lı ekonomist bir arkadaşım , beş dil bilen bir uzman, Hollanda'da büyük bir şirkete bağlı olarak, Alanya danışmanlık bürosunu açtılar. M. Etevrans 'ın yönettiği bu danışmanlık hizmeti, büyük beklenti içine girmişti. Küçüklü büyüklü esnafların iflaslardan kurtulma ve yeni yatırımlara proje sunma hizmetini vermekteydi. İki yıl boyunca sadece 3 firmanın danışmanşlık hizmeti almaya gerek duyduğunu, onun dışındakilerin "çok bilgii" oldukları için, böyle bir hizmetin farkında olamadıklarını, sonra büroyu kapatmak zorunda kaldıklarını söylemişti...
…..vs.
ALANYAdan resimler
9 yorum:
İyi bayramlar dilerim!
Turizmle ilgili bakanliga sikayet yazsaydim böyle etkili olmazdi...Yazinizi arkadasima özetleyecegim...Umarim Alanya'da ki yetkililere bu analiziniz ulasir...
Selamlar Isvec'ten...
Teşekkür ederim alizafer, ben de sizin bayramınızı kutlarım.
Alp Ege'nin Annesi,
blogumuza hoş geldiniz,
Bu yazıyı hazırlamamdaki katkınızdan dolayıo size teşekkür ediyorum.
Hızlı ve Aceleyle hazırlanmış bir yazıydı. Siz buraya mesaj bırakıp ayrıldıktan sonra bazı düzeltmeler ve ekler yaptım.
Aslında bir kitap yazılabilirdi:)
Arkadasim Afrika'da misyonerlik yapmis ve giyim kusam olarakta Rus kizlariyla karistirilmayacak kadar topuksuz - tikirtisiz ayakkabili siradan bir kadin kizi desen ufak tefek anasi gibi... Yazinki ziyareti ve bu seferki ziyareti arasindaki farkin altini özellikle cizdi, erkeksiz gitmis olmalari...Yazinizdan da anlasiliyor TR'nin liberal erkekleri yalniz kadina ilgiyi boynunun borcu saniyor kesin...
Danismanlik sirketi yapmis tanidiginiza gelen 3 musteri firma da kesin biryerinden gavur orijinlidir, Zihni Bey!
Bu yazı çok kapsamlı olmuş gerçekten de, Facebook'ta Hedikli'nin yazısını paylaşmıştım, bunu da paylaştım. Daha çok kişiye ulaşsın diye.
Bu son uç umarım sonuçlanır... Umarım.
Alp ve Ege'nin Annesi,
böyle "sırnaşık" erkeklerin haddini bildiren tavır ıskalanmamalı bence. Yani oracıkta hem de sesli olarak, ağzına sıçmalı ki, birkaç olay böyle kapansa, yaygınlaşır ve önlenir gibime geliyor.
Evet, yabancıların ortak olduğu iş yerleri vardır, belki de dediğiniz gibidir:)
Açalya,
kültür elçisi ilan etmiştim seni değil mi:))
Zeyno,
Bu son uç elimize geçti artık, kurtuluş yok, sonuçlanbmalı ve allahın yarattığı şu tabiatın nimetlerinden maksimum yararlanmalıyız.
Aç gözlülük, ip yumağının ucunu içinde kaybediyor:)
Yorum Gönder